Olacağı yoktu
Olacağı yoktu, zaten olmasını da istemedik…
Hiçbir çaba sarf etmedik. Öyle bir kenara geçip, sanki başkasının sevgisini izler gibi, Olup biteni izledik. Ben onu suçlarken o da beni suçladı… İsyan etmedik, küfretmedik belki ama iyi de ayrılmadık… Ne o benden helallik alabildi, ne de ben ondan helallik alabildim. Sıradan oldu, ellerimiz hiç birleşmemişti, ayrılması da zor olmadı. Bir yabancıyla vedalaşır gibi vedalaştık, Ne o geriye dönüp baktı, ne de ben bu defa arkasından izledim. Sarılmadık bile! Son kez birbirimize güzel şeyler söylemedik, Hoşça kal! Bile diyemedik. Bırak ağlamayı, gözlerimiz bile sulanmadı. Sonra düşündüm, ben mi sevmedim o’nu? Yoksa o mu hiç sevmedi beni? Neydi bu sıradanlık? Neydi bu umursamazlık? Yorulmuş muyduk? Kırılmış mıydık? Neyin nesiydi bu sıradan veda? Ben sevmiştim, Çünkü kalbimin içinde fırtınalar kopuyordu, belliydi! Peki ya o! Hiç mi sevmedi beni? Yok ya sevmiştir mutlaka, Yoksa sabahlara kadar konuşmaz, Bir yere gittiğimde ‘’Kendine iyi bak’’ demezdi. Uzun süre ulaşamadığında merak etmezdi. Belli ki ikimizde sevmişiz, Öyle çok sevmişiz ki, Bu bitişi kendi ellerimizle hazırlamışız. Olacağı yoktu, zaten olmasını da istemedik. İsteseydik bir çıkış yolu bulurduk, Mesela ben ona, her zamanki gibi ‘’ gitme ‘’ diyebilirdim, O da bana ‘’ bırakma ‘’ diyebilirdi. İkimizde biraz sonra olacakları bile bile avaz avaz sustuk, İkimizde istemedik, Kader karşılaştırdı, biz bitirdik. Her şey iken, herkes olduk. |