Çilehanenin kısacık kapısı eğdi başımı
Asice göğe doğru uçan gönül kuşumdan
Döktüm kıblegaha içlenerek göz yaşımı
Haya ettim dimdik duruşumdan

Mesken edinmişim sahrayı yanmayı göze alıp
Düçarım, mezata düşmüş hayallerim
Vekaletini aldığım sevda şehrinde
Ne sılama ermişim ne ermişlik niyetim
Aşk pazarında düşkünüm bi hal üzre sefaletim
Ne büyük korkaklıkmış
Hemde beş para etmezmiş şecaatim.

Hu’lara karıştım bir dönem bende medet umarak
Maksadın ötesindeki mabuda ermek için
Mabedime kapandım hu’larla yıkanarak
Yaşamaktan geçemezken sahrada ölmek için
Soluğum yettiği kadar haykırdımsa da duymadı kimse
Bezm ile uyandım hıçkırıklar doldu içime
Çilehanemde uyanıp ta kendi kendime
O degil mi layık gören sana bu hali diye.

Nihayete erdi sonra aklım ile kavgalarım
Leyla’yı sevmek işinde ustalığım zillettir
Müsamaha etti Halik Kays ile meslektaşım
Ellerimin nasırı Ferhat’a rekabettir
Ne yüce dert edindim devası gözyaşım
Şikayet etmem asla ah etsem cehalettir.
Hem öyle ki seccade izi olmayan alnım
Her gün ar ile o mabede hasrettir.

Gitmekle tükenmeyen abidler yolu varken
Hürriyetimi sefalete mahkum ettim ben
Kara çalınmıs bahtımın en buhranlı yerinden
Sevdamı baş üstünde tutmak gelmedi elimden.