KARANFİLDEN HİKAYELER"Ne kadar uzağa gidebileceğini, ancak çok uzağa gitmeye cesaret edenler keşfedebilir." - T. S. Eliot gel anlaşalım karanfil en iyi hikayeyi çocuklar yazar o yüzden bıraktım ben yazmayı boş ver sende yazma anlat ben uyumlanırım sana ve hikayemize ama şimdi oldu mu bu buruk melodi sarsıldı içim daha janjanlı olamaz mıydı kırıldı bir şeyler ruhumda neyse anlat dediysem de o is kokulu martaval hikayelerinden olmasın dişe dudağa dokunsun biraz hezeyan teknesi olan şu hayatın gerçeklerine odaklan çekim gücünü yitirmiş ruhlara bak hissiz bulutlar gibiler ne ağlayasıları var ne yağasıları boş lalalula yapan dilleri ne kadar da afili değil mi onlara doğruları söylersen şeytan görmüş tazı gibi kaçarlar övülmeye ve dikkat çekmeye bayılırlar şu gecenin efsunlu gülüşüne bak karanfil yıldızlar nasıl da sere serpe ve ay nasıl da filizlenmiş sükûtun dilsizliğin dik duruşu ne hoş değil mi fantastik bir aynanın sessiz sakin gülümsemesi gibi dün rüyamda bir kelebek ağlıyordu hay Allah! niye kıkırdıyorsun rüya bu hikaye değil bense kuytu bir boşluğa çekilmiş diken üstünde oturuyordum kelebek ağlamaya devam ederken firarı bir çığlık yıktı ortalığı kelebek uçtu ben biraz daha büzüldüm korku felaket bir şey karanfil sakın yapıştırma üzerine bilmiyorsun karanfil insan bazen sevmedikleriyle de yaşar kan bağın yoktur onlarla ama bağlanmışsındır bir şekilde -mecburi sevdiklerinin kollarında kucaklarında hediye paketi olarak gelmişlerdir sana itemezsin onları ve sevemezsin de ne acı ne zor değil mi yaşamın tuhaf bulmacalarından biridir bunlar da-çözümsüz neyse sen hikayeyi anlatmaya devam hayat çokgen pencerelere sahip köşegen bir cennetse biz içbükey dışbükey açıların şenliğinde sihirli aynalara bakalım aynalara bakarken sen ruhunu hikayelere değil bazen de rüyalara aç renkli şatafatlı mutlu rüyalara hayat zorladıkça geldikçe tekme tokat üstüne vitesi itici güce tak - pes etme görmek inanmak başarının en kutsal nişanesi istediğin yöne bak yol orada gözlerinin ufkunda parlayan güneş ışık orada karanlık orada- ikiz kardeşler kederler acılar sevinçler mutluluklar da öyle teraziyi senin adımların ayakların ayarlayacak düşecek kalkacak yürüyecek koşacaksın bu hikaye sıktı beni ya seni bırakalım bunları biraz aşk meşk konuşalım mı yine güldü kıkır kıkır kıkırdak gözlerin hayır! hayır! önce ben anlatacağım sonra sen benim aşkım senin aşkını döver kaç karanfil kaç!!!... ayşe uçar 29052024 07:51 |
Kelimelerinizi birer fırça darbesi gibi kullandığınız bu şiirde, derinlikli ve anlamlı bir yolculuğa çıkardınız bizi. Her dize, birbirini tamamlayan bir melodi gibi akarken, içimizdeki duyguları titretti ve bizi düşüncelere sürükledi.
Şiirinizdeki diyaloglar, bir hikaye anlatıcısı ile dinleyicisi arasındaki samimi konuşmalara benzeyerek, okuyucuyu doğrudan içine çekiyor. Karanfil ve hikaye arasındaki etkileşim, derin bir duygu yüklü ve gerçekçi bir portre çiziyor.
Gerçeklerle yüzleşme, karanlıkla aydınlığın iç içe geçtiği bir dünyada, insanın varoluş mücadelesini yansıtan güçlü bir tema olarak öne çıkıyor. Bu tema, okuyucunun kendi hayatına da dokunarak, düşündürücü bir etki bırakıyor.
Rüya ve kaçış motifleri, insanın içsel çatışmalarını ve korkularını ustalıkla yansıtıyor. Bu, hayatın karmaşıklığını ve kaçınılmaz zorluklarını kabul etmenin önemini vurgulayan güçlü bir mesaj olarak karşımıza çıkıyor.
Aşkın gücü ve önemi, şiirinizin son bölümünde öne çıkarak, umudu ve direnci simgeliyor. İnsanın içindeki gücü harekete geçirmesi gerektiğini vurgulayan bu bölüm, okuyucuda derin bir etki bırakıyor.
Şiirinizle bizi duygusal bir yolculuğa çıkardınız ve bize hayatın derinliklerindeki gerçekleri hatırlattınız. Eserinizin gücü ve anlamı için size tebriklerimi sunuyor, kaleminizin daima ilhamla dolu olmasını diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla