KURBAN
Tebessüm yakışır o gül yüzüne
Gamzeli yanağın alına kurban! Sürmeler çekmişsin elâ gözüne O lâl dudakların balına kurban! Umuda çağırır, gözlerin cennet Gönülden süzülen sözlerin hikmet Senden gayrısına eylemem minnet Çiçek çiçek açan şalına kurban! Serviden yücedir endamı, boyu Her sözü yakuttur, asildir soyu Düşen kurtulamaz, gözleri kuyu Şükür vesilesi kuluna kurban! Gönül bahçemizde açan gülsün sen Yürek sahrasında mavi gölsün sen Elime uzanan narin elsin sen Tomurcuk gülünün dalına kurban! İçimi ısıtan güneş gibisin Kavurup kül eden ateş gibisin Bahtıma yazılmış bir eş gibisin Gönüle kök salan çalına kurban! Kalbim kilitlenir bakışlarına Gönülden gönüle akışlarına Yüzünde ilâhî nakışlarına... İpek saçındaki şalına kurban! Yüreğime düşen cemresin gülüm! Seveni ayırır yalnızca ölüm Lâl olsun adını anmazsa dilim Hâlden hâle koyan hâline kurban! İsmini yâd eder, anar yüreğim Can kırıklarıyla kanar yüreğim Hasretin köz olur, yanar yüreğim Kahve telvesinde falına kurban! Geceyi ışıtan aysın sevdiğim! Yüreğime düşen paysın sevdiğim! Demini tam almış çaysın sevdiğim! İpeğe değişmem, çuluna kurban Yaş olup gönlüme dolanım benim Zamansız açıp da solanım benim Kalpten inandığım yalanım benim Vuslata götüren yoluna kurban! M. NİHAT MALKOÇ |