Ölü gövdenin gürültüsü
Sen, göğsü parçalanmış bir adamsın,
Kurak bir kum tepeciğinin üstünde kulaç atan, Aynı kelimeleri farklı biçimde ağlayansın, Bulutlar dağıldığında çırılçıplak yalnızlığı kucaklayan, Sen, göğü arşınlayan siyah bir kargasın: Simsiyah! Bahtından daha kara, akşamdan arta kalan, Besteleri, çığıran sesinde bocalanan, Sen kocaman bir dağsın, Hiçbir şeye kimseye değil, Denize, boşluğa doğru yıkılan, Açan her çiçeğe tebessüm ısmarlayan bir ağaçsın, Fakat kuru, Üstünde bir sürü isim, çentik, hatıra taşıyan, Kırılacak dalın kalmadığından; Yağmurla, rüzgârla, güneşle, Tek bir kelimen, Tek bir tepkin kalmış gibi, Sadece çatırdayansın! |