Yakıcı özlem
Göz kapaklarımı sıkıca birbirine bastırmaya devam ettim arzular bu odayı ve ikimizi de ateşe verdi bilmiyorum bu his çok başkaydı tüm acıların acısını, çıkarmak istercesine dudaklar birbiri ile buluşmak istiyordu ama buna izin veremezdim dudaklarının sıcaklığı hâlâ sol omuzumda narinlikle duruyorken nefes alamıyordum. Omuzumda duran kiraz renginde ki dudakları yine omuzumdan öpücükler ile boynumu takip etti eriyordum ellerinde dudaklarının sıcaklığı ile, resmen ölüyor bitiyordum yarasını bile unuttum birbirini takip eden nefes seslerimiz odanın içerisinde yankılandı göğüs kafesim heyecanla ve korkakça kalkıp inmeye başladı onun bedeni bedenimi ardından iyice sarmaya başladığın da aramızdan rüzgar bile geçmeyecek mesafe kalmadı.
" Yas tutma sevgilim, öldüğüm zaman. Toprakta böceklere güldüğüm zaman. " Yutkundum nefesinin buğusu tenime işlerken fısıltı ile dizeleri okumaya devam etti. " Duyurunca, paslı sesi ile, ölüp gittiğimi, bir çan... Yas tutma sevgilim öldüğüm zaman. Çürüyen gövdem gibi, yitip gitsin aşkın da... " Sessizce okuduğu mısralar gözlerimden yaşlar akmasına sebep verirken sırtımı dönük bedenimi kendi bedenine, omuzlarımdan tutarak nazikçe döndürdü bakışlarım yeri izlemeye devam ediyorken parmak uçları çenemden ona bakmam için beni kaldırdı ve yüzlerimiz karşı karşıya geldi. " Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya... Unut gitsin adımı, arkamdan ağlama Gözyaşınla da eğlenir, onu da alıp satar bu dünya... " Bakışlarımız birbirinde bir kaç dakika durdu bu basit dizeler ikimizin gerçeği saniyeler içerisinde oldu bazı şeyler çok can yakıyordu, ama susuyorduk bundan sonra ne olacaktı kader bizi yine bir araya getirmemek için nasıl bir yemin ve rol biçti bilmiyorduk ama tek bildiğimiz hiç kolay şeylerin olmayacağı hissiydi... |