Aşk ve gençlikŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Küçük prensten etkilendiğim bu kısa hikâyem, iki toy ve genç aşıkların gurur, his, bencillik duyguları içeren yarım kalmış aşk hikayelerine yazılmıştır. İyi okumalar.
Yazı içeriği: Bir Küçük Türk Kızı 2 serisi kitabımdan alıntı Prens ve gül. Kervansaray tüccar atlarının toynak izleri her bir yük taşımada sarsılarak kumda kalıntı bırakıyor, yaşlı tüccar adamların alnından güneşin elleriyle şıpır şıpır ter akıyordu. Bu damlalar güneşin sıcaklığı ile kavrulmuş kumlara teker teker damlıyor, küçük prens ve gül’ün hikâyesini size sunuyordu... Prens nasıl oldu anlamaz kumların en günah ve sıcaklı Sahra çölüne düşer. Biri sönmüş üç volkanı ve kainatta eşi benzeri olmayan bir gülü bulurmuş. Eşi benzeri olmayan bir güle sahip olduğunu düşünen prens onun sıradan bir gül, olduğunu öğrendiğinde o kadar mateme bürünür ki. Bu matem kurumuş Sahra çölü duvarlarını ıslatır prensin acısını yansıtırdı. Gül prensten her şeyi istedi “ Beni cam bir fanusun içerisine koymalısın yoksa üşürüm, beni güneşten korumalısın yoksa solar giderim.” Gel zaman git zaman prens kainatta kendisine özel biçilmiş olan gülünün isteklerini yerine getirdi. Ama mutsuzdu, küçük prens çok mutsuzdu. Gülüne tüm sevgisini ve ilgisini veren prens git gide solmaya başladı, zamanla aralarında ki bu görünmez bağ incele incele gülün isteklerinden dolayı koptu. Koptuğu saniye daha fazla gülünün ona zarar vermesini, kalbini incitmek istememesini arzu eden prens gülünden çok uzaklara gitti... Zira, zira ikisi de aşkı ve sevgiyi bilmeyecek kadar toy aralarında kainatta eşi benzeri olmayan aşkın değerini anlamayacak kadar gençlerdi... |
Aşk hem gül hem dikendir
seven sevdiğinin gönlüne gül dikendir.