Dilenci
“ O gül zaten özel senin olduğu için, bir gülü özel kılan şey ona biçtiğin zamandır. “
Ağıt, Bedestenli çalgıcı hatunların dudaklarından dökülen ağıt diba kumaşlarının ardından çıkan boğuk sesine karıştı, karıştığı saniye bize örülen tüm Osmanlı İmparatorluğunun yasakları içerisinde birbirimize duyduğumuz özlem avluda ki ağıt seslerine karıştı gitti sanki. Ramazan ayının kavurucu sıcaklığının kaynağı olan güneş ışıkları siyah saçlarımdan bir su gibi akıyor, gözlerimin içerisine çektiğim siyah sürme ela gözlerine baktığım her saniye gözlerimden akıp gidiyordu. “ Git buradan akıncı başı sen ve ben “ Beyaz kaftanımın peçesi altında kalan yasakların verdiği sınırlarla, gül tüccarlığı yapan kadının tezgahının başında aramızda ki boşlukta sözlerimin ağıtı dolarken fısıldadım. “ Sen ve beni ne Bedesten ne de Osmanlı kabul etmiyor zira bu husus yüzünden benden uzaklaşın “ Yeşil gözlerime çektiğim siyah sürme el oldu uzandı yüreğine sanki, dilenci babasının manat ve güç uğuruna özgürlüğünü sattığı diba kumaşlarının içerisinde kalan ela gözlerini tüccar tezgahı önünde ki gözlerimden hiç ayırmadı. Korktum, Bedestende birbirimize bu kadar yakın olarak hasbihal edersek Osmanlı zinhar affetmezdi. “ Yasaklar, Divanlar ve Osmanlı zinhar umurumda değil benim cihadımda cihanımda senin kibirli gözlerin “ Beyaz kaftanımın peçesine siyah sürmeli yeşil gözlerimden damlalar bir su birikintisi gibi akıyor, tüm bu yasakların içerisinde ki özlem duygum Bedesten avlusunun ortasında aydınlığa çıkıyordu. Kırıldım, aramızda ki bir ya da iki boşluğu kollarımla varlığımla dolduramamaktan, ona sarılamamaktan özgürce sarılamamaktan kırıldım. Aramızda yılların verdiği yasak altında oluşan özlem açlığı buram buram baharat kokan avluya karışıyor ben ise, gözlerimden peçemin altında usulca akan gözyaşlarını tutamıyordum. “ Bu özlem aramızda ki mesafelerden nasıl şikayetçi bir bilsen “ Diba kumaşlarının yüzünü sıkıca sarmasından dolayı kumaş sesinin net bir şekilde çıkmasına mani oluyorken, zaten tüccarların ve sokak çalgıcılarının sesleri arasında bir bir yanaklarıma düşen yaşlarla dolu gözlerimi sözlerinin kırık mateminden dolayı usulca kapadım. “ Efendim ben yalnızca bütün serveti yaşamı olan bir dilenciyim bana aşk gibi yüklü bir zenginliği vererek yoksul kalbimi zinhar kandırmayın çünkü buna kanarak eskisinden bile fakir kalmak istemem “ |