ANNEME ARZIHAL
Artık kimse kimseyi sevmiyor candan, annem!
Kalenderlik herkese yakışır mı, sen söyle. Sen gideli bu elden, hayatım zindan, annem! Bağrım hançer yarası, nereye kadar böyle? Beni duygulandıran hangi bir şiir kaldı? Özlemini çektiğim müstesna şair kaldı. Başlarken yolculuğum hayaller diyarına, Gökler kadar derdimi sulara yazdım bu kez. Dün, bugünüm bitikken ne olacak yarına? "Beni kim duyar?" diye açıyorum parantez. Vakti gelen yolcudur, ötede kabir kaldı. Özlemini çektiğim müstesna şair kaldı. Günah üstüne günah, tefekkürü unuttuk. Kimi zaman en sadık dostumuz vurdu bizi. Hâkikate teslim yok. İblis yolunu tuttuk, Kul hakkı yiyen kimse, taşırıyor denizi. Tehlikeli yollardan uğursuz fikir kaldı. Özlemini çektiğim müstesna şair kaldı. El-Âzîm; lanet etmiş çocuk vuran caniye, Süleyman’a kalmayan dünya size mi kalır? Kıyamet yaklaşıyor her dakika saniye, Mahkeme-i Kübrâ’da her kul hakkını alır. Bozulmamış, onurlu insanlar nadir kaldı. Özlemini çektiğim müstesna şair kaldı. Yağmurlar adedince salavat Peygambere, (s.a.v) Umudun yok olduğu ahir zamana geldik. İhanete uğradık günde bilmem kaç kere... Alçaklarda gezinip zannettik ki yükseldik. Kapımızı çalacak hangi misafir kaldı? Özlemini çektiğim müstesna şair kaldı. Gözlerim hâlâ ıslak, unutmak moda şimdi. Seyir hâlde dünyamız, hayretler içindeyim. Yalnızlığım tescilli dört duvar oda şimdi, Aklıma gelen soru "neden ve niçin"deyim. Menfaat geçen yerde garibim hakir kaldı, Özlemini çektiğim müstesna şair kaldı. Hayatın içindeyken "inanç, azim, ve gurur", Bir yol ararım bir yol, bil istedim sadece. İnsan olarak doğan insan hayvanı vurur. Pencereme girerken ayın şekli öylece, Yine elimde tesbih, dilimde zikir kaldı. Özlemini çektiğim müstesna şair kaldı. Gökan Öztürk / 11 Mart 2024 |