Sebil
Hasretinde eğildim ki sebilden bir su içeyim
Kederden ve gamdan avuçlarım doldu da kendime soramadım S’aklıyorum kendimi Körebe oynayarak k’alemlen Meftun bir kuşla selam kıvırtıyorum mürekkeble sana Huzurda ağlayan bir dilim sûkut ile Susmayı öğretiyorum Genzi yânık bir güle.... bulutlar niçin utangaç sarısına boyanmış bugün Güneş karanlıkta niçin aya yaslanır Aşka muradım oldun Gözlerimde eğildim bir sebil suya da bulamadım seni Arıyorum da arıyorum Kenetlenmiş özlemlerime kepenkler inmiş Kalbim ağrıyor bulutlara görünmekten Sarsın beni sarsın da Bir avuç içerken dokunayım sana İçim kararıyor sonra Uyku ilaç gibi gelir diyorum sonra Z/amanı belirsiz bir ç/aya Efkar döküyorum Sırdan bir yürüyüşle Kağıt oynayarak bir buseye Dudak büküşlerini çocukluğunun Belki de aymaz duruşlarını Rengini aşkla ölüme yeğdir Bulsa da şaraba asude bir bulmacayı Neye suratım gülüşü eskik kalır Çürümüş bir saç Ve iki kemik arkası kalan. Varken mezar arkası... Eğildim mezarında gülseni bir esmaya Sebilden bir su içmeye Burkulmuş dantelleri bir salyangoz görünür Aflazı kanterli bir ampul ile Aşka ışık bulan aşıkken Eğildim korkarak Sebilden bir su içmeye .. Gezgin imgeler.. ... |