Gel artık gel
GEL ARTIK GEL
Sensizlik çöktü yüreğime Gün, ağır yaralı ve histerik Hüzünler, hasretler, dertler Bitmek bilmiyor içimde Bitmiyor sensiz geçen Günler, aylar, yıllar... Bitmiyor sensiz geçen mevsimler... Kara kışı giyinmiş ömrüm Seni bekliyorum zemheri ayazında Yüreğim soğumadan gel artık gel... Yokluğuna demir attığım Bu kaçıncı sensizliğin hükmü? Bu kaçıncı yargısız infaz kararı? Sınırdışı edilmiş bir mülteci gibi Yüreğinden uzakta, gurbetin orta yerinde Sol yanında kurşun yemiş Sevdası merhem olan yar, Neden gidişin kadar kolay olmuyor gelişin? Neden bu kadar zordur severken seni Sana kavuşamamak? Her sabah gözlerine boyardım dünyayı Gülüşlerimde çoğaltırım zamanı Zamana sığdıramazdım varlığını Yeniden doğardım bana her gelişinde Rüzgâra inat sımsıkı sarılırdım sana Saçlarını okşardım içim, efil efil sen dolardım Gül’ün güneşe olan aşkı gibi Çiçek çiçek açardım bahara kollarımı Hiçbir kasırga yıldıramazdı beni Sen, gözlerimin içine bakarken Oysa şimdi yalnızlığıma düştü yokluğun Yokluğunda kaybolmadan gel artık gel... Gel artık Gençliğim yaprak dökmeden Yarına dair umutlarım sönmeden Bedenim şu candan geçmeden Sevinçlerim, umutlarım bitmeden İçimde büyüttüğüm çocuk gitmeden Gel artık gel, karış kahkahalarıma... Hasretini içtiğim ekmeğim, suyum Toprak ana kollarına sarmadan Gözlerim gözlerine hasret kapanmadan Yaban eller beni gömmeden, gel artık gel... Tarih: 24 Mart 2024 |