SANA SÜRGÜNÜM
Düşlere karıştım puslu gecede.
Hakikatten ırak sana sürgünüm. İsmin var mı diye her bilmecede, Düşünmeyi bırak, sana sürgünüm. Nâr-ı hicran ile düşerek derde, Özlem ziyafeti çekince bir de, Yokluğunu yuttum sanki her yerde. Sızlıyor bu yürek, sana sürgünüm. Bir canım var aşkın harbe koştuğu. Yetti surlarımın gamla taştığı. Yurdumsa Mecnun’un hara düştüğü, Çöllerden de kurak, sana sürgünüm. Sadakat ararsan bende timsali. Senden vazgeçerim varsa emsali. Bu divâne gönlüm gonca misali, Bahçende bir çırak, sana sürgünüm. Gözlerinin hüznü aynı yerinde. Zerre kadar tâkat yok ki ferinde. İste tan olayım günün birinde. Yeminler mi gerek, sana sürgünüm? Öfkeli ellerim sanki pehlivan. Başımı toprağa yatırdı inan. TÖVBELİ’ye dünyâ büsbütün yalan. Yanındır son durak, sana sürgünüm. İbrahim Halil MANTIOĞLU |