İstanbul’u Unutma
Nefesim kesilir aklıma düştüğü susmuşluklarıyla.
Kanamalı İçimde o yara saramadığım yalnızlığıyla. O, sarhoşluğumdu benim aşka müptela serseriliğim. Ah diyebilseydim! N’olur beni unut İstanbul’u unutma! Şimdi tüm gerçekliğimle onsuz geçen yıllar ve Biriktirdiğim çaresizliklerimle sarıldım yastığıma. Bir zaman yutkunduğum keşkeler, acabalar ile Cevapsız soruların girdabında okudum canıma. Ben kabul ettim. O yoktu artık ve asla olmayacaktı. Keşke söyleyebilseydim! Beni unut ama İstanbul’u unutma. Sanki çağlar geçmiş anılar kalmış zamanın altında. Hangi hayal dayanır onca hakikatin sınırsızlığına? O sahi neyimdi benim? Gözlerinde yittiğim bilinmezliğim. Açabilseydim Ona yüreğimi! Deseydim keşke beni unut istersen lakin İstanbul’u asla. Çok geç bazı şeyler için, valizimde yarım kalmışlıklarım, O kadar yokum ki şimdi, dilimin ucunda anlatamadıklarım. Sözlerimin bu kısmını lütfen yazma… Biliyorum, Yaşamak Onu; yokluğuyla savaşmaktan zordu. Belki tutuldum Ona, Belki iflah olmaz hayranıydım, Belki alışkanlık ötesiydi duygularım Kim bilir, belki de sırılsıklam aşıktım. Farkeder mi? Neden olmadı mı gözyaşlarıma? Ritmini değiştirmedi mi kalp atışlarımın? Anlam katmadı mı şu dünya yalnızlığıma? İçten içe yaşadım bu aşkı. İtirafımdır bu! Ben onu çok sevdim. Ne kadar ve nasıl sevmem gerekiyorsa… Ama Ona giderken diyemedim işte… Ne olur İstanbul’u unutma. Beni de… TmR 05.03.2024 |