GEÇMİŞİN İZLERİ
Sigarayı ocağın ateşinde yak
Her tarafı tütün kokusu sarmış Astım hastasıyım, dokunur bana Geceleri katil eden kabuslar Kaç tane hap yeter ruh sağlığına Gurbet gönülde kanası durmayan yara Nerede abilerim, evlenmiş ablalarım Kim sahip çıkar yaşlı anama? Yıllarca çalış, dimdik dur hiç konuşmadan Ne haddine nefret edip, reddetmek tek bir hatasına Belki de sen haklısın ama Bu sırla yaşamak ağır ceza İnancının takdirine bırak Kıvrıldım geçmişin tortusuyla bir koltuğa Neden bu kadar güçlü ama bir o kadar zayıftım? Nedir bana yazdıran? Bir şeyler üretmenin sancısıyla Gidiyorum, bana iyi gelenden kaçıp, beni öldürene teslim olmaya Sonunda dönersin gerçeğin amansız kucağına Aldanırsın güzelliğe, şatafata Tüm yeminleri çiğnersin uğruna Bir kere bile yüzünü dönmeyecek sana Unutursun gözünün önündekini Çoktan kirlenmiştir ruhun, iğrenirsin kendinden, bakamazsın aynaya Saf ve temiz yürekler çekip gittiler sonra Belki böyle olması gerekiyordu, Belki de geçecekti pişman olup yalvarınca Tanrı’ya Yakarışım içtendi, duramadım bu dünyanın pisliğine bulaşmadan Her gün nefret eder insan olmak istediği adamdan Aslında hep öyleydi, daha yeni vardı farkına Tek kelime diyecek yok sabrına Duaları ve arzuları buydu, hüzün duymak ne şımarıklık ama Beşeriydi hislerim, zaaflarıma düşürüp de kahrettime hayatı bana |