II- İmlalar Fasılı
Kaç fasıl geçtiğini bilmeden ömrümden, özlemin harlanıyor hep yeniden
Sürüyor, geçmiyor geçmiş olan bulmak için habire kaybediyorum anımsadıklarımı en çok yalnız akşamlarda, en çok akşamları yalnızken... Hiçbir yere sığdıramıyorum çilemi, t/aşıyor avuntularımdan bir girdap gibi çekiyor beni içine, unutmaya adadıklarım masum bekleyişlerimde saklıyorum hüznümü unutuyorum mecalsiz mevsimlerin adını… Akşamlar tenimde mum karartısı fitilde yanan mah ışığın gölgesi -kendi- yüzüme düşen bir yalnızlık ve bana dair serencam her şey başka bir şey aşktan yapılma sürreal anlamlara bürünüyor dünya her şey içimde Hallacı ihtivalar aşk, hurufi öğretiler sureti gırtlağıma düğümlediğim sesim akıp düşüyor gözlerimden her şey bir başka biçimin -hislerin- şekli her şey biçimin bir başka şekli aşk, b/içilmiş hisler sarhoşluğu aşk, zayi kendimde kaybolduğum her yer -Sen-… * Kendini benden eksilttiğin yerden ateşin ruhunu çekiyorum içime ağzımda tutuşuyor sözcükler rüzgâr’Lâ üflüyorum ıslığımı, alazlanıyor yalnızlığım yutkumda birikiyor, ağarıyor sesim hecelerine ayırıyorum suskumu susuyor ve sesten düşüyor alfabem sessizleşiyor harfler sensiz hâller alıyor her biri adsızın oluyor dilim çoğalıyor boşluklar ömrüme tamah ediyor zaman duruyorum kalıyorum öylece bekliyorum kalıp beklemek oluyor dünya… Dünya imlasına tarumar oluyor aşkın bu dil’siz çoğrafyası… Güney |
ateşin ruhunu çekiyorum içime
ağzımda tutuşuyor sözcükler
şiirden bu kısmı imbikledim uzun soluklu bir cevap için sakin bir ortam ve dahi biraz zaman