Aşkın ışığında karanlık
Gece, kuytu siyahın koynunda, yıldızlar, gecenin kollarında.
Buz gibi katil gözlerin, öldürür gecede yıldızları. kibrit alevi sözlerin, hangi dudakta sönmeyen sigara. Umutla açtığın gözlerinde, yaşlar biriksin, biriksin ki öğrenemediğin karanlığı yaşa. Sürsende sefasını bu hayatın bir ömür, her kalemde kalbini söken yalanlarla yaşa. Sana dün sanki çok yakındım, inanınca bir günlük mesafede çarpar kalbin. Şimdi aramızda asırlarca mesafeler, kovalamaktan yorgun düştüğüm rüyalarım. Seni unutmak işime gelmiyor, seni unutunca sanki kalem bana küsecek. Senden öncede dökülürdü mürekkep ama, senden sonrasında yazdıklarına küsecek. Bir ah ettiğin yüze bak, ben yüzüne bakıp yazıyorum. Dayanılmaz ağrıların içinden uyandım, ücra köşelerde yükseliyor dumanlar, Hiç tanımadığım ateşin etrafında dönüyorum. Sanıyorsun ki ben yanmakla tükenirim, sanıyorsun ki sen güldükçe ben ölüyorum. Unutma günü karartan kara bulutları, her gün hayatına ellerimle uğurluyorum. Dün sana çok yakın gibiydim, inanınca bir günlük mesafede çarpıyor insanın kalbi. Şimdi aramızda asırlarca mesafeler, senin yabancılığın, benim saflığımı perçinliyor. Beddua dediğin, dönüp sahibine yapışan kirli bela, benim yükselen ahımı göremeyecekler, şanslı sayarım kendimi yinede senden, yüzünde aptalca bir tebessüm olduğumu bilemeyecekler. Kadın, vicdanını her saç boyamanla mı yeniliyorsun, Üzülüyorsun sende zaman zaman, yinede küçük bir kalp taşıyorsun. Hoşnut değilim, seni unutmak işime gelmiyorken, bu bir sanat olur, sana ait olmadan. orada ait olmadığım mezarım var, ben senin kalbine şiirle dokunmadım. Sen, şarkı sözlerinde kayboluyorken yağmur yağmur, ben, girdiğim bütün zindanlardan tek başıma çıktım. Şimdi mühürlediğin dudaklarını aşka kavuştur. Aşk, bugün ona, yarın şuna bahşiş, kelimeler ziyan içinde yüzer nasılsa, dünde umut, yarında bir hiç. Zaman yalan, dünya yalan, tek gerçek ölüm madem, yalan bir geceyi, bir gerçeğe feda edelim. bir gerçek, bir yalan gözlerin, bin yılı değişelim yalana, gerçeğe rağmen. |