SESSİZLİĞİN SESİNDE
Sessizliğin sesinde üşür onlar
Yırtılan mahremiyetin dilleridir Toplumun öteki yüzleridir onlar Kayıp şehirlerin arka sokağında Yalansız gerçeklerin otağında Kıskıvrak yakalanır, ayıplanır Uluorta coplanarak dövülür onlar Kayıp şehirlerin kayıp insanları onlar Kabul görmemiş kimlik kargaşası Öteki gösterilen, ikinci sınıf muamelesiyle İtilmiş, dövülmüş, sövülmüş onlar Gecenin arka yüzünde acıyı sek içmiş Kaldırımlar üzerinde serçe ürkekliğinde Yaralarını gözyaşlarıyla silmiş Kabul görmemiş varlıklar onlar Zifiri karanlığın ağzında durur bir yosma Sarhoş eden amonyak kokusu siner üstüne Tüm yaşamı meze olmuş ayaş sarhoşa Kaldırımlar içinden geçer sere serpe Üşür göğsünde kırık kanatlı bir serçe Dudağından akar kan kırmızı ruju İçi kan ağlarken, yüzü nasıl da mutlu Çorabı kaçık, ayakkabısının topuğu kırık İçinde yalnızlıklar dökülür takır takır Yitik hayatların enkazı altında durur onlar Karyola gıcırtı sesiyle işkenceye dönüşür Yarım bir yaşamın orta yerinde can çekişir Baskıcı toplumların elinde yitip gider eş/cin/sel Sel olup akar yalnızlığın büyüttüğü ezberde Öteki olmanın yükü kamburdur sırtında Her gün itilir, kakılır, ayıplanır, yok sayılır Bedenini yırtarcasına her gün çarmıha asılır Ebruli gecelerin arka sokaklarına dökülür sessizlik Kadın, otuz bir kez göğsünden hançerlenir Yollara dökülür masumiyetin mahremiyeti Kan deryasına döner, ölüm kusan canilerin dili Bir düşün arka sokaklarında canhıraş çığlıklar Sağır eden çığlıklar duyulmaz bir sessizlikte Sessizlik içinde, anadan üryan büyür ötekiler Kütükten silinir, kimliğini kendi içine kazar Oysa kabul görmemiş varlıkların aynasıdır insan insana..! Tarih: 23.01.2024 |