doğruların keskinliğine ithaf en
kalmadı geriye kaybedecek bir şey elde çekildi tetikler
döner namlular sana elbet çektiğin gün gibi ışıklar sönük kayıp ve karanlık fikirler yetmez güneş bile aydınlatmaya düşüncelerimi hisler var tepkime yok sana kalbime dayanmış içimde patlıyor namlu belki de sayamadığım her gün. uyanıyorum her gün yeni bir tetiğe uyanıyorum her gün yeni bir ihanete uyanıyorum her gün yeni bir karanlığa uyuyorum her gün taşıyarak, rüyalarımda iki ucu keskin bir bıçak. uyanıyorum her gün, kanlı gözlerimle, keskinliğine doğruların. uyanıyorum her gün anlamlara boğuyorum bizzat ellerimle yarattığım tüm kavramları inandığım tüm hayalleri yaşayamadığım her tutamımı başlıyorum yaşamaya verdiği keyif ile katil olmanın hem de en keyifli versiyonu ile olarak katili kendimin yaşarken duraklıyorum mezar taşlarında alamıyorum nefes detaylarda boğuyor beni keskinlik susmuyor kafamın içindekiler ediyor devam korkusuzca buluyorum kendimi mabedimde elimde bir puro ediyorum ibadetimi gözde kuluyum tanrının düşebilirim bende cennetten sama el gibi. ediyorum ibadetimi yakıyorum kibritimi atıyorum mezarlığına yaratıyorum bende koca bir kibrit çöpü mezarlığı merhaba, yalan dünya. gömüyorum kendimi yarattığım yere kazıyorum düşüncelerimi, mezar taşıma unutmuyorum, dökmeyi benzin üzerine koyuyorum iki noktayı, dileklerimle.. Hüseyin Çelik 07.02.2024 |