şubat soğuğu düşünce dışarıda naif bir kar yağışı içerde uzaklara göçmüş zihnim…
daha dün buradaymışım gibi şehrin yorgunluğunu atmak için bakraç elimde ahırın yolunu tuttuğum anları hatırladım çocukluğumdan kalma o kesif kokuyu yeniden duyar gibiyim
çok sevmezdim ahır bakımını hatta hayvanlardan azıcık ürkerdim de evdekiler çay tarlasına gidip inekleri besleme işi bana kalınca kapının önünden gelişigüzel savururdum otları yarısı yere yarısı yemliğe düşerdi aç kalırdı belki de hayvancağızlar
ne kadar sürdüğünü hatırlamadığım muhteşem bir deneyimdi o vakitler yoğun düşüncelerin uçup gittiği bir dinginlik anıydı parmaklarım sızlardı ancak ruhum müthiş bir sükun bulurdu
beton bloklar tarafından kuşatılmış gökyüzünün dahi mavisini yitirdiği bulutları görmek için baş kaldırmanın yeterli olmadığı şehirden gürültülü, kirli, telaşlı, koşturmacalı caddelerden apartmanlarda üst üste yığılmış hayatlardan tüm bu hengamenin bize kattıkları ya da aldıklarından koşar adım kaçan ben bazen çocukluk yıllarıma kısa yolculuklara çıkarım yeşilin mavinin çiçeğin, böceğin kuş cıvıltılarının bolca olduğu gürül gürül akan derelerin sesine giderim
aslında şehirler büyürken galiba insanlarda küçülüyor dünyası daralıyor yapay gündemleri oluyor hangi rengi giyeceğine hangi rengi seveceğine karar veriyor kent yaşamı
kim bilir böyle kaç kişi koyduğu yerde bulamıyor yahut yanlış yerde arıyor kendini amansız bir yarış halinde bilerek veya bilmeyerek çok çetin bir müsabakanın içinde doğal rakip ilan ediyor çevresindekileri
unvanlı insanlar ile dolu etraf pek çoğu evcilik oynamamış çocuklar gibiler mutlulukta herhangi bir kariyer yapmamışlar sanki fotoğraflara gülücükler dağıtırken etrafına somurtmakta maharetliler bazen yapay gülümsemeler ile ele veriyorlar kendilerini bazen de dilde eğreti duran birkaç kelamla
halbuki paha biçilemezdir ellerin merhem olduğu hayatlar hal hatır soran bir iki sözcük yahut samimi bir tebessüm isminin önündeki unvandan daha çok değer katar kişiye
her yerde görülebilen mutluluk hengame halindeki yaşamlarda kayboldu bulunamaz hale geldi yorulan yılgınlığa kapılan koşuşturan insan saadete giden güzergahı değiştirerek yanlış bir rota çizdi
sanal gündemler oluşturarak yapay haller icat etti bunların doğruluğuna maalesef kendini inandırdı her şeyi zorlaştırdı kendi mutluluğunu engelledi
böylece saksısı değişen çiçekler gibi yerini yadırgayan mutluluk hayatta ulaşılması güç bir olguya dönüştü eski fotoğraflarda hapsolan çocukluk hatırası olarak raflardaki yerini aldı kayboldu
halbuki mutluluk da öğrenilebilir umut gözlüğünü takan tevekkül atkısına bürünen ceht saatini yanında taşıyan herkes isterse mutlu olabilir hiçbir şey şart değil sadece kavi bir niyet lazım
sabah ışıkları ile başlayan kuş cıvıltıları mutluluk getirip bırakır pencerenin önüne yapılması gereken tek şey camı açmak hiçbir bestenin rakip olamayacağı bu ezgiye kulak vermek hepsi bu kadar
mesela mutluluk kucaklama yarışıdır ilk adımlarını atmaya başlayan bebeği saba makamında ezanlarla uyanmaktır ilk yudumda alınan çayın tadıdır sofrada kaşık seslerinin birbirine karışmasıdır çörek otu kokusunda pide kuyruğundaki muhabbetlerdir
ne zaman, kim arıyorsa ne iyi ettin de aradın sağ olasın demektir
sırtını sıvazlarken üzülme, bu da geçer diyen dost kelamıdır aynı kıbleye döndüğün aynı iftarı beklediğin kimselerin duasıdır kazancından vermek elindekini paylaşmaktır…
yetim bir çocuğun gülümsemesidir onun gözlerinde ışıldayan bir nazardır mutluluk umut olmaktır kimsesizlere kusur aramadan bakabilmek kırıp dökmeden konuşabilmek bazen de sükut etmektir…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
şubat soğuğu düşünce şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
şubat soğuğu düşünce şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Mutluluk... Yaşam boyu aranan duygu... Harika bir şiir düşmüş,uğramaktan büyük haz duyduğum sayfanıza,değerli şairim sn.redfer, Muhteşemdi şiir.İyi ki varsınız,Sayenizde,zaman tünelinde geriye seyaha ediyor gibiyim,anılara.. Kutluyorum,etkin kaleminizi,engin gönlünüzü. Saygıyla,esenlik dilerim.
Duygu yüklü şiir yüreğinize sağlık kutluyorum kıymetli üstadım. Kaleminiz kavi. İlham ışığınız daim olsun. Keyifli vakitler dileğiyle. Esen kalınız. ✍️💯
Değerli üstadım kaleminizden yine harika bir şiir okudum… Yüreğinize, gönlünüze ve emeğinize sağlık… Tebrik ediyorum ve kutluyorum sizi… Selam ve saygılarımla hayırlı günler dilerim..
Yüreğinize sağlık üstad. Mutluluğun reçetesi olmuş şiiriniz. özellikle de şu mısralarınızla:
"halbuki mutluluk da öğrenilebilir umut gözlüğünü takan tevekkül atkısına bürünen ceht saatini yanında taşıyan herkes isterse mutlu olabilir hiçbir şey şart değil sadece kavi bir niyet lazım'
Rabbim ömrünüze bereket , yüreğinize selamet versin hocam. Günümün şiiridir
şubat soğuğu düşünce dışarıda naif bir kar yağışı içerde uzaklara göçmüş zihnim…
daha dün buradaymışım gibi şehrin yorgunluğunu atmak için bakraç elimde ahırın yolunu tuttuğum anları hatırladım çocukluğumdan kalma o kesif kokuyu yeniden duyar gibiyim
çok sevmezdim ahır bakımını hatta hayvanlardan azıcık ürkerdim de evdekiler çay tarlasına gidip inekleri besleme işi bana kalınca kapının önünden gelişigüzel savururdum otları yarısı yere yarısı yemliğe düşerdi aç kalırdı belki de hayvancağızlar
Bu şiir, yazarın çocukluğuna ve doğaya duyduğu özlemi anlatıyor. Şubat ayında kar yağışı altında şehirde yaşayan yazar, zihninin çocukluğunda yaşadığı köye göçtüğünü söylüyor. Orada ahır bakımı yapmak zorunda kaldığı günleri hatırlıyor. O zamanlar bu işi sevmediğini ve hayvanlardan korktuğunu itiraf ediyor. Ama şimdi, şehrin yorgunluğundan uzaklaşmak istiyor ve hayvanlara karşı duyarsız davrandığı için pişmanlık duyuyor. Şiir, yazarın geçmişle hesaplaşmasını ve doğaya dönüş arzusunu yansıtıyor.