HaDi eLLeRiNi VeRahhh ruhum ağlatmaya meyilli tiyatro sahnesinde hep payıma hüzünsel roller düşse de gülüşler saçmayı becerebildim palyaço maskemle seni de kahkahalara boğabildim opera konserlerimle ve bembeyaz kederler yağan saçlarımı sevmek nasip oldu çok şükür kendi ellerimle baba evindeki sıcaklığa hasret iken elbette ki gurbet kapısında el olmak kolay değildi başımı anne sesli dualara yatırdığım vakit içimin rengârek sevinçleri arşa değerdi o yüzden yalınayak seher vakitlerine koşmayı çok severim avuçiçi çizgilerimdeki doksan dokuz kez gülümsemelerim yalnızlığımın en sâdık ilacı olmuştur secde secde çoğalırken umutlarım her şeye , herkese inat ebem kuşağının renk cümbüşüyle yine yeniden doğmuşumdur hatırsız diye gönül koyma bana ruhum güzel günlerin hatırını hiç hiçe saymadım içtiğimiz tek bir kahvenin kırk yıl değil sonsuzluk kadar hatırı ve tadı kaldı yüreğimde biliyorsun öyle ahkâm kesmek kolay tabii ki güldüremediğim gözlerimin sualinden ben sorumlu olacağım mahşerde ben üzerime iliklenen kurşundan hüznü sevgimin gücüyle eritip atıyorum hadi ellerini ver ruhum kanat çırpalım sonsuz aşka en büyük aşkla h a d i nagihan |
Yüreğin yorgun olduğunda
ruhunda o denli hırçın olur.
Bir fikir karmaşalığı içinde
aşk dediğimiz gerçek
karaları bağlasan bile
o seni bırakmaz.
Göz kapakların kızarırcasına
kelimelerle savaşırsın.
Neden diye sorduğunda
gece yarısı gözlerine
cevap veremezsin.
Duygularını teslim etmiştin
çünkü; en ağır romanı yazıyorsun
bitkinliğin sonu
ayrılığın kamçısı..