SEVDA SÜRGÜNÜ
Sürgüne uğrayınca içimin sen yarası,
söküldü dil kemiklerim yerinden.. Hazana uğradı buğday sarısı hüzünler.. Beklenilmeyen vedalar ilişince dudaklara yürekte ince sızı olup kanadı usul usul.. Akıl çaprazında kalmış cevapsız sorular ertesinde gün aydınlığına kavuştu.. Bilinmedi hüznümün sen yanı.. Bilinmedi hüznünün ben yanı.. Bilinmedi hüznümüzün biz yanı.. Gecenin matemi sindi yürek surlarıma.. Tüm hisler galeyana uğrayıp sırra kadem basınca, geriye sadece bir tutam buğusu üzerinde anılar kaldı.. Unutulması mümkün olmayan… Hayatın keşmekeş saatlerindeyiz.. Gün aymak yerine batıyor ve bi girdabın içinde savruluyor içimdeki kız çocuğu.. Kurumuş yaprağın savruluşu gibi; Hafifçe.. Sessizce.. Kimsesizce.. Hafifçe estikçe sonbaharın hazin rüzgarı yüzüme, Sen yaralarımın küf tutmuş yanları kanıyor usul usul.. Bir bilinmezliğe yol alırken ucu yanık sevda yakarışlarım, Dilime prangaladığım susuşlar beliriyor gözbebeklerimde.. Nadasa bırakıyorum çöl ikindisinden kalma yanlarımı .. Beyhude bir ömrün amade gül çağında kaldı bozbulanık hislerim.. Vaktin zamana esir düştüğü saatlerdeyim ve gitgide büyüyor çaresizliğim… Kimsesizliğim.. Bir mumun alevine bırakıyorum ucu yanık sevda gülüşlerimi.. Yanıyor usulca.. Eriyor damla damla.. Sen gibi.. Ben gibi.. Biz gibi.. Elif USTA @1elif.miktari.siir |
Saygı ile