sevgili. sendromdüşünüyorum. ağzımı kirleten bu dünya neden temizlenemiyor diye düşündüğümle kalıyorum. üstüme başıma çeki düzen veriyor. zayıf bünyeme tükürüyorum hatta sonradan yalamamak için az tükürüyorum sıradan bir gün. rüzgarlı bir betonarme içindeyim havam binbeşyüz klasik müziğin içinde arabeske bağlıyorum Beethoven yükseldikçe. yükseliyorum çıldırmış bir spagettinin önünde günlerce ölebilirmişim gibi geliyor iştahımı kabartan bu müsvedde hayat. beni kendimden çıkartıp az bir zamana ayırıyor tahammül edemedikçe. ya Vedud diyorum ya Vedud. her şey birbirine karışıyor her şey ağlamaklı oluyor duvardaki saat yarım yamalak uyanıyorum. herkes burada herkes nervozayı kutluyor bulimiamın gözleri önünde beyni sulanmış bir meyvenin yüzüne bakıyorum umudum kan ter içinde busbulanık ellerim. sakince sevmeye çalışıyorum tabağını meyvenin ağzımda hastanelik bir şey dişlerimde kan umurumda olan her şey. delirmiş gibi davranıyor insan olduğunu zanneden her şey çıldırmış biz bu senfoniye alışkın değiliz hayır hiç değiliz midem. acılı meyvelerin dertlerinden oluşuyor anlamıyorum. kasıklarımda bir kasılma başlıyor. parmaklarımın ucunda eski beton bir ev. ahşap yerleri bağırıyor. yüzüm aynada. dilim delik deşik kendi peşini bırakıyor insan yanım. ve bahçesi. salıncağı. bilmem neyi çok romantik kusuyorum her şeyi. kriz anımı yiyorum. duygusal bir körlük bu. saçlarımı topluyor bir meşe ağacı karanlık bir ormana doğru yürütüyor beni ev ayaklanıyor aynalar kıyamet gününü konuşuyor zevkler ve renklerim durmadan tartışıyor çok hisli gelişiyor. her şey. yediklerim kurutulmuş bir nefrete dönüşmüş. acilen boşaltıyorum şehrimi ağzımın içi yorgun meteliksiz bir ruh. gözlerim dudaklarımı pencerenin camına yaslıyorum izi çıkıyor çürük bir çileğin. anksiyeteme onurlu bir sadakat besliyorum her şey süresiz ve suretsiz boğazımda. bi sokak köpeğinin patileri düğümleniyor yedikçe yiyorum kendimi yedikçe kayboluyorum. aslında öylesine bir düşünce bu öylesine bir rahatlama ... |