Ölümü Beklerken
Ölümü beklerken
Yine bir gün ölümle uyku arasında, vadesi gelmemiş bir ruh gibi bekliyorum. Yarı açık gözler, kapanırsa açılmayacak korkusuyla, ürkek bir ceylan misali tir tir titriyorum. Melekte olsa ölüm meleği yahu bu cesaretin var mı karşı koymaya, üç gün ara ver deme pervasızlığında yok. Dolaşmaya ikna edebildim kendisini, zaten kalemimin kırılma saati belliydi, ne ileri ne de geri alabilirdim Durdu zamanım, vakit gelmişti canım çekiliyordu bedenimden, kaldırmak istedim elimi olmadı, seslenmek istedim olmadı nefes almak istedim olmadı, işte o zaman anladım Yunus Emre’yi tenim ölmüştü ruhum Azrail ile sarmaş dolaş... Buluverdim kendimi, ilk defa bana ait olan evimde, garip bir gülümseme yüzümde artık kiracı değildim kendime ait bir mezarım vardı Konforunu gelmeden ayarlamıştım kısık ateşte kıyamet kopana kadar... Kurulmuş can pazarı, telaşe o ki gölgelik arıyorum cehennem ateşinin başında, bir yanda Kevser ırmağı, bir yanda sırat köprüsü bir yanda sevdiğinden kaçan sevenler ... Sıra kimde diye sordum, her sorduğumda en önde buluverdim kendimi, halbuki dünya hayatında hep son sıralardaydım, hakkımı ararken de ekmeğimin peşinde koşarken de, oysa ki toprağın üstünde benden çalanlardan hesap soracaktım. Fazlası şirke girer dedi imanım. Uyandım kan revan içindeyim, bugün de uyku kazandı dedim kendi kendime. Uykuyla ölüm arasında araftayım, her gün kendime bir mezar kazmaktayım... |