Gülnihal
bilmezdim önceden
bu kapı ardı gülmelerini bu zamansız kıkırtıyı gözlerimdeki sarı kupür perdeler ve ellerimdeki alaz soğan halkası bitmeyen ömrüme dikiş bu nasırlar gelmeyen gölgelerin ardında kaldım bitmeyen yarınların zamanında... hani açılsa bu kapı ve ardında sen beyaz bir gelincik tülünde gelse rüyaların kırmızı bir gonca gülünde inan ardımdaki sırıtmaları ve kirlenmiş anılarımı teyellerdim sensiz yıllara... ah! Gülnihal sokağın hırçın kızı açmamış güneşlerin dili geçmeyen adımların toz duman seli sürüklendim kapı önlerinde dil üzengisinde bir kısrak eyeri işçiliğinde... ömrüm ki; sana adanan baharların dipsiz geçen kuyusu kapı kertiklerinin dilsiz düğmesi olmamışların dal sürgünü hadi adayalım ruhumuzu gülbahara açılan kapı Gülnihal... |