Durulursun
Yüreğinin kanatları taşımaz her cehdi gülüm
Ansızın bir boran tutar şuh düşünden vurulursun. Güneşin gülüşü yalan, ispat eder bunu ölüm Hüzmenin kabirde açan çiçeğine sarılırsın. Kimden aldın bu sızıyı, onmasını bilmiyorsun Pervanesin nar-ı aşka, konmasını bilmiyorsun Kuşansan da kalkanını,yenmesini bilmiyorsun Pare pare umutlardan,mağlup candan yorulursun. Göğsünde ısıttığında kaynamayacak mı sandın? Buhardan nemli bir firar,gözden aktığında yandın. Gönlün sarhoş naraları atmasına mı inandın? Şimdi dalga sesleriyle çarpışarak burulursun. Çağlayan vaveylaların karışır feveranına Esir ederek kuşatmış derdinin deveranına. Yolu düşse bulutların düştüğün dev kazanına Rahmetten nasibin varsa arınarak durulursun. |
ne var ki iş yoruma gelince pek mahâretli değilim Üstâdem.
Kezâ nâdide şiirlerinizi okuyunca, şiirde de birkaç fırın ekmeğe
ihtiyâcım olduğu kanaâtine varmaktan kendimi alamıyorum.
Hâl böyle olunca, gıbtâ ile saygımı sunarak,
yüreğinize ve kaleminize duâcı olmak düşüyor.
Kaleminiz kâim kelâmınız dâim,
Mevlâm yâr ve yardımcınız olsun...