NE FARK EDER Kİ?
Yakın beni!..
Bir Nisan sabahında yakın... Buharlaşsın üstümdeki şebnemler... Ne fark eder ki? Erken tanıştım zaten çileyle... Henüz dalımdayken çürümeyi öğrendim; Emeklemeden yürümeyi... Küsmek gibi bir lüksüm yoktu. Figüranlık yaptığım bir sahneden ibaretti hayat... Ekmeğimden olamazdım. Hak ettiğim buydu belki de... Daha iyisini bulamazdım... Muhabbetin kapısını da çaldım... Kanayan ellerimle... Hıncahınç dolu olduğunu söylediler yüzüme yüzüme... Üstelik; Ümitle gidip, tehditle kovuldum her defasında... Yarım kaldı her maceram... Yalnız kaldım... Gözyaşı dökmeyi kendi gayretimle öğrendim... Bir tek siyah kalemim vardı... Deftere hep onunla çizdim güneşi... Işıkla tanışamadım... ...ve geçemedim hiçbir zaman bi’ üst sınıfa... Karnem zayıflarla doluydu mutluluk adına... Şimdi üzülme diyorlar... Hiçbir lügatta târifi yoktur çektiklerimin... Üzüntü nedir ki? Yakın beni!.. Yağmurumla birlikte yakın!.. Âh bile çekeceğimi sanmayın sakın!.. İbrahim Halil MANTIOĞLU |