KAN TUTAR MI SÖYLE ZALİMİ...Rengi olmayan bir çığ/lık Pejmürde gölgeler esefle nöbet tutan akan ılık Kan ve Kancıklar iş başında hararetle örüyorlar duvarları Yerle yeksan insanlık Mağdur gülüşün kundaklandığı Mevsimse hakkını veriyor acıların Hüzne b/anılan kalem göz kırpıyor Uzaklardan en uzaklardan Tepe noktası ömrün Tav olmuş zulme zalim Göğün terennümü de yarıda kaldı Yarım kalan hayatlar Kâh yaralı kâh ölü bedenler Mihrabın dahi izi kalmadı Ilık nefesi Kara Meleğin vardiyalı bir birlik Dirlik dilerken insanlar Dingili de yok iken ömrün Kabrin soğukluğu Kıyılan bedenler ve işte kıyama duran sözcük ve nicesi Öfke kusan ahali Zarf atan iblisi kim boyadı ise beyaza Elbet hâsıl olacaktır İlahi Adalet Binler garbında artık yaşamın Mini mini birler ne okulda ne evde Toprağın altında Kan tutar mı söyle zalimi? Kör noktası döngünün Kilidi kırık düşler vazgeçişler Kaybolmaya ramak kala Ayıp denen sözcükse çoktan kalktı tedavülden Ve masumiyet Ve merhamet Ve insanlık Bitmeyen bir soy kırım Lütfeden değil katleden yine insan Tokuştukça elindeki kadehiyle Yıkılan duvarlar Bilinmezin gizemi değil artık hâsıl olan Bilindik tek kelime Ölüme meyleden yol ve yolcu Durağın dahi haritalardan silindiği Kan dolu kardıkça her bedeni Bir yılkı atı gelip de alsa keşke tüm masum insanları Çıkarsa feraha keşke Tanrı Bir ütopya olsa da mutluluk Kanaviçeler gibi işlenen acı ve en yüksek Frekansta tutuklu sözcükler Şairin de yok artık dilemması Yok artık bir dilaltı addedilen şiiri Sunsa da beyaz zemine Beyaz ne kaldı ki acıdan başka? Tınısı ve tanımı ne ola ki hayatın? Hamt etmekle iştigal Halt edense iblis ve tayfası Sür git hezeyan Ne çok cephede verilirken savaş Neyin nesi bunca hüzün ve gözaltı? Göğün son komplimanı ve işte yine doğdu gün Yeniden teşrif etti güneş Özdeş acılar cumhuriyeti Yolu insanlıktan geçmeyen bir güruh Saklı tutulası adaleti Hicveden evren müdavimi Şiirle özdeşleşen bir isyan Af eyle yüce Rabbim Yok işte bir şey elimden gelen… |