tazecik bir güne açtım gözlerimi güneşin yüzüme vuruşuyla yeniden doğmuş gibi hissettim kendimi komşu evlerin boş sokağın görünüşü bir garip bir garip duygu çöktü içime pencereden giren güneşle ısındım üzüntü tasa kaygıdan eser kalmadı gün güzel geçecek hissiyle hayata başlamak ne güzel öyle bir sıcaklıktı işte bana sarılan
uyuyan küçük torunum melekten ala gülden mis yanaklarını sessizce öptüm hanım her zamanki gibi herkesten önce kalkmış ev halkının uyanmasını bekleyen nöbetçi gibi yoğurduğu mayalı hamuru kollarken yakaladım onu selamın ardından kendi içinde bin bir hikaye barındıran uzun yıllar yaşadığımız o gözlere bir kez daha baktım
buğulu gözlerinde koca bir ömür vardı birbirinin aynı da olsa farklı da olsa bambaşka zamanların bahtiyarlığı yaraları acıları sessizce duruyordu orada kendi içinde belki de nice sırlar saklıydı umudunu acılarının üstünde tutma çabasına hep hayranlıkla baktım yıldızlı gecelerde bir fincan kahveyle birbirimize sessizce baktığımız gibi
güneş kendini iyiden iyiye hissettirdi bu davetkar haline yine kayıtsız kalamadım erkenden yola düştüm yeni yeni keşfediyormuş gibi sokaklarını arşınlarken buldum kendimi şehrin
ölümün de doğumun da sırrı bu hep çiçekler açmak aynı toprakta hayatı fısıldamak insanoğluna yol ilerledikçe hatıraları canlanıyordu tek katlı iki katlı eski evler bütün o sokaklar üzerlerine yapışan izleri birer emanet gibi sıkı sıkı tutuyordu
çarşıda sesler yıldızyıldız yeni bir sabahın sarhoş edici ümitleri içinde insan sesleri tüyler ürperten haykırışlar düğüne gider gibi bir aşkın humması içinde yüzlercesi yeni müşteri bulmak azmiyle herkes bir koşuşturma içinde her şey ekmek parası
şöyle bir etrafıma bakınıyorum hani nerede adı geçen-geçmeyen o güzel insanlar hiç kimseyi göremiyorum ortalık toz-duman ve birden bir koca çınar omuzumdan tutup başını iki yana sallıyor ve kulağıma diyor ki o güzel insanlar gittiler
bilseydim gelmezdim… bana ölümlerden, ayrılıklardan, gitmelerden hiç kimse söz etmemişti ki susuyorum içime ağır bir hüzün mevsimi çöküyor bütün yapraklarım dökülüyor birden sönüyor gözlerimde ki ışık bir fırtına doluyor yüreğime nerden ne estiğini bir bilebilsem ne adını ne de şemailini hatırlıyorum başlıyor günün karartma saatleri göğün ucunda simsiyah bir nokta gibi
nihayetinde sonbahar hüzün mevsimidir hazandır ve gitmeyi, vedayı, sararıp solmayı ebedi aleme göçü hatırlatır ben nedense böyle hatırlayışlarla derin ürpertiler yaşıyorum bu nazarla bakıyorum tabiata, doğaya, ağaçlara sürü sürü göçmen kuşlara
etrafa bir sekinet iniyor sanki böyle zamanlarda usul usul yağan ekim yağmurları sonbaharın sararmış gazellerini ıslatırken de bazen gözlerden yaşlar akabiliyor sebepsiz yere hüzünleniyor insan birden sonbaharın o anlamlandıramadığınız yalnızlığıyla garip, derin suskunluklarla dahi yüreğinizi savuran rüzgarlarla akşam alacalarına doğru ıslanmış gözlerle bakarken buluyorsunuz kendinizi
bir gurup vakti durgun denizi yara yara geçen bir vapur ayrılığı daha bir derinden yaşatıyor akşam oluyor gün batıyor tül tül iniyor kızıl ışıklar minarelerin eşsiz siluetinin üzerine
yakamozlar ışıl ışıl renk renk hazan güncesi akıyor denize büyülenmiş bir zamana akıyor hayaller işte bir martı sürüsü uzaklarda çırpınıyor tepeler kızıl ışıklarla yıkanırken akşam oluyor
sonbahar her daim tabiatın sararan yüzüyle ağaçların çıplak dallarının yalnızlığıyla hazanı kuşanmış kızıl yaprakların ayaklarımıza dolanmasıyla bize sonsuz yolculuğu fani olduğumuzu hatırlatıyor
hele de bu mevsimlerde kayıplarımız varsa daha bir gamlanıp derin bir yalnızlığın ikliminde duygusal zamanlara doğru yolcu oluyoruz sebepsiz yere gözlerimiz doluyor bazen derin derin iç çekerek gurup vakitlerinde dalıp dalıp gidiyoruz
beni hüznün umutlu yalnızlığında tefekküre sevk eden böyle bir mevsimi yaşadığım için şükrediyorum diyorum ki Rabbim şükürler olsun sana ki büyüleyen halleri ile mevsimleri yaşatıyorsun bana
yaşadığımız şu dönemde savaşların, yıkımların, büyük acıların yaşandığı bir çağda sonbaharın naif ve sarı dokunuşuyla hayatı anımsatıyorsun
keyifle devam ettim yürüyüşün son anlarına artık eve dönme zamanı önce markete uğradım ardından alışveriş yaptım yola düşmemin bir sebebi de bu değil miydi torunlarla ve ev halkıyla şöyle güzel bir akşam sofrasında buluşmak şu sonbahar gününde ömrümüzün son demlerinde
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
tazecik bir sonbahar günü şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
tazecik bir sonbahar günü şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İnsanın içinden geçenleri ve hissettiklerini kağıda dökmesi gerçekten güzel bir eser meydana getiriyor. Yüreğine, gönlüne ve emeğine sağlık üstadım. Esinlendiren güzel bir şiirdi. Kutluyorum sizi. Selam ve saygılarımla esen kalın..
Okunduğunda insanın yüreğinde farklı titreşimler hissettiren güzel dizeler. Ustaca kullanılan şair kalemi, şiirin dilini çok yetenekli kılmış. Okumaktan zevk aldım..Kalemine sağlık Üstadım..
Nakış nakış bir yazı.
Tanpınar Rahmetlinin, "yekpare" dediği kavram...
Allah encamınızı hayr eylesin.
Çok saygımla Üstadım.