BUNA DA ŞÜKÜR
İyiyi kötüyü, eledim bir bir
Gidene eyvallah, kalana şükür. Düşündüm de bulamadım dost kimdir? Arada bir selâm salana şükür.... Dostlar birbirini arar, sorardı Büyük olan sever, küçük sayardı Hatır gönül çok eskilerde vardı Yalandan yüzüme gülene şükür.... Doğruyu sandığa koyup, kapattık Yalanı allayıp, pullayıp sattık Müslüman görünüp, cin gibi çarptık Elini yüzüne çalana şükür... Kıymet verilmiyor bilgiye, yaşa Yaşlıların değil artık baş köşe O güzel değerler gitti peşpeşe Verilen selâmı alana şükür... Kim öle, kim kala neyime benim Hürmet yüksekteki dayıma benim Necâset kattılar suyuma benim Giden gitti elde kalana şükür... Evler saray gibi kimse sığmıyor Sofralarda yok yok, karın doymuyor Yeni nesil secdeye baş koymuyor Bayramda camiye gelene şükür... Maneviyâtımız can çekişmede Edep hayâ tepetakla düşmede Masumlar su bekler kuru çeşmede Testisini sağlam bulana şükür... Şu yalan dünyada, neyin savaşı Bağrına basmıyor kardeş kardeşi Üçe dörde düştü, İslâm’ın beşi Cuma namazını kılana şükür... Hicranî der, insanlığın zor işi Ağır gelir, kişiye kendi başı Hepimizin sonu bir mezar taşı İmânla, Kur’ânla ölene şükür... Nuriye Akyol Görsel alıntıdır. |
Fakir yüzer oldu borçlar gölünde
Kurye gelir geçer celpler kolunda
Hatır gönül almaya, gelene şükür... H.C. ÖRS,
daha ne söylenebilir ki, bence nereden nereye demekten başka denecek bir söz bulunamıyor. İnsan eskiyi değil eskimeyen eskileri arıyor, eskiler derken öyle çok da eski değil 15-20 sene öncesi bile aranır oldu. Kalemin daim ilhamınız bol olsun. Saygılar