12 Eylül...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın "Kimi 17 yıl yaşar ’Sonsuz’ olur
kimi 98 yıl yaşar ’soysuz’ olur... ErdalEren hep 17 yaşında.. Tutabilir misiniz sahi boşluğun o nasır tutan ellerini ya da öldünüz mü hiç evet, evet ya öldünüz mü hiç kısacık ömrünüze uzunca bir an katıp başınızın omuzunuza düştüğü oldumu hiç dizeleriniz gibi dizlerinizin de bağı çözüldü mü ya zihniniz savrulurken ay şavkından düşerken inciler gözünüzden gel-git dalgalarına tutunarak boğuldunuz mu köpük, köpük evet, evet siz kapanırken yüzüne elin göğü kalbini bulması zordur insanın nefes ayinlerinde, ölür öldürür günah ağacına asılan sözcükler nerden mi biliyorum..yapraklar dallar, fısıldıyor kulağıma diyelim kabuk atıyorken bir iniltinin gövdesi, sessizlik karışıyorken es’siz çığlığa incinmişliğin sesini nereden bileceksiniz yanılgıların koynunda uyuyorken zihniniz gizleyemezsiniz tanrıyı, tanrısızlığınızı sessiz bir çıtırtının gölgesiyken g’iziniz ne tanrıya ne de tanrının sonsuzluğuna, koşamazsınız bir çıtırtının sessizliğinde söyler misiniz nedir bu kaos ve karmaşa pardon ya diliniz yoktu renginiz gibi sizin nefesiniz ki yorgun bir yangını uyandırıyor ateşi yalayıp yutarken görülmüşsünüz en son, yüzü de, çizgileri de şahitken toprağın kirinize duası yağmur olmuş ya da çamur ne farkeder boşluğun dilinde sönmezken özünüze, közünüz... ~°~ ~°~ ~°~ |
Eren’e gençliğinde ermeden göçüp giden bir ananın bakışı çarpar kalbime
Parmağının üzerinde sevgiyle baktığı bir kuş
Ve dudaklarının kenarında buruk bir gülümseme
.................................................................................
.................................................................................
Selam olsun yaşananların geçmişte kalmadığını gösteren kaleme
Selam olsun bu dizeleri yazan devrimin koca yüreğine