KARA ZURNA (8ı)
Memleketin birinde(*)
bir ülkeyi fareler içten, gizli sinsi ve sinsi işgal etmişler. Hemde cemaat halinde, kemire-kemire semizlenmişler. Bunu geçte-olsa farkına varan halk aç, bi-ilaç bu soruna bir çare aramışlar ve “Yalancı bir Kavalcı” bulmuşlar. “Fare’dir bunlar, benim muziğime kanarlar, keşfettim mi bu Cemaatin başını ilkin, birlikmişim gibi görünürüm onunla, sonra kaval çalar bu cemaatle dans ederim. Bilirsiniz fareler de koyun gibi bir sürüdür, çoban nereye giderse, onlarda oraya yürür.” Neyse lafın kısası; Yalancı Kavalcı -kelimenin tam anlamıyla- çala-çala sürüyü sürmüş ormana. Bir nehiri yürüyerek geçmiş, cemaat boğulmuş, tabiki hikaye burada bitmemiş ama memleket farelerden kurtulmuş, Dönmüş geri o ülkeye; “Beni başkan seçin!” diye, tabiki Yalancı Kavalcı ‘ya ilkin güvenmemişler, “Para ise al Para!” demişler. Arzusu gerçekleşmeyen Yalancı Kavalcı, kavalını yeniden çalmaya başlamış; Toplamış bilinçsiz çocukları fareler gibi onlarıda aldatıp-ardına takmış, sürmüş aynı ormana, ta ki “Başkanlık Arzusu” gerçeklene kadar, orada tutsak kalmış çocuklar. Masalın sonunda ise, çocuklar sözde kurtulmuş ama Yalancı Kavalcı başkan olmuş, sürmüş ülkeyi yine, kavalının dikine! (*) Alman Orta Çağ’a ait olan bu anlatı; „Fareli Köyün Kavalcısı“ masalı olarak Jochan Wolfgang von Göthe, Grimm Kardeşler, Hans Christian Anderson, ve Robert Browıng’in eserlerinde yer almıştır. Benzetmelerden; Farelerin dışında hiçkimsenin alınmaya asla ve asla hakkı yoktur. |