Gece Uzun
Saatler yine geçti..
Tütünlü perdeler dikildi gözüme Ezberlediğim tüm şiirlerin ellerinden öptüm Nasırlı mısraları değdirdim alnıma İnsanlar gölgelerinden korktuğu için mi uyurlar? Aldanıyorlar bayım! Çünkü rüyalarından kaçamazlar Neyse ikinci paketimi yaktım Gece uzun.. Hem ben herkes uyurken ölürüm Ayetler geçiyor dilimden Bırakın kutsal kalsın bu gece dudaklarım Hiç düş görmemiş bir odadan ne bekliyorsun! Bana öğretilen tüm dilleri önce bir kağıda yazıp sonra gecenin en karanlığına attım Dilbilgisiyle oynadım, fiil çekimleriyle Göz dağı verdim geçmişime Kuzey rüzgarında , tahta atlara binip Savaştım tüm gölgelerle Herkesin adına Önce bir bir sonra hepsi Çocukluk fotoğrafım düştü ayaklarıma raflı tozlardan Hiçbir pazar babasıyla kahvaltı yapmamış Hiçkimse önüne boya kutusunu verip Güneşi çiz dememiş Mavi renklerle konuşması yasaktı İşte bu yüzden gökyüzünü tanımazdı Uyusam artık.. Dokunamadığım sabahı neden göreyim ki? Anlamıyorsun! Kof bir keder değil bu Utanılası bir bağım var gündüzle Işıklar hep kapandı üzerime Okuduğum her kitapta ve sevdiğim her kedide Gece uzadıkça yıldızlar azalıyor Ben bu diyalektiği, ilk kadehimde içtim Ve avlandım sabah görünümlü tüm yüzlere Boşluğumun ağlarıyla Okudum tüm notaları Bana yön veren karanlığa Eski yanılgıları ve nefretimi okudum Beethoven’in kaçıncı senfonisindeyim Gece uzun.. |
Soluğumuzu tutup görselleştirilmiş - bir tiyatro sahnesini izler gibi - şairin ruh haline eşlik ediyoruz.
Su gibi "slow mo" süzülürken gece; hiçbir şey kaçırmamak adına, objektifi gözümüzden ayırmıyoruz...
Özgün ve güzel bir şiir.
Çok kutlarım, sayın Arıkann.
Saygılarımla.