Şafak Huzursuzluğu
Nereden başlasam
Öğle vakti gibi söylediğin harfler Gölgesi kısa Mandalina kabukları misali Kıvrılmaya meydan okuyorlar Renklerden renk seçerek Siyahın en koyusunda can buluyorlar Nereden başlasam Dokunduğun şeyler, Büyü gibi galaksinin bir ucunda kayan yıldızlarla yarışıyorlar tek tek Bir dilek tut, bir dilek daha Nereden başlasam, Hesapsızca bakışların Bir iç savaş patlatır korkusuyla Teyakkuzdayım Güpegündüz çölün ortasında Uçsuz bir sarılık, uçsuz bir pastel hissiyatı Sonbaharı daha iyi anlayarak… Nereden başlasam Elimde kalıyor. Kulağının arkasına konan bir öpücük Parmaklarına sızan bir kavrayış Sonsuz bir sarılma çabası gülüşüne ve gerçekleştiremediğimiz niceleri Katlayıp berime koyuyorum Geceyi sana katarak. Ah nereden başladığının ne önemi var Neredeyiz şimdi Geceyi kaybettik şafak sıkıntısı beride Perdenin arkasında bekleyen bir hüzme ışık Söylenemeyen bir şeylerin elçisi Nefesinle tenim arasında bir fersah Harflerin en tutsağı Ve salt yalnızlığımızla, çırılçıplak Bakmalı artık Günün şafağına Yek bir vücut, bileşik bir söz gibi… Gök pastel Gözlerin gece gibi zifiri kalmalı. Ve az ileride İşte başladığımız yerin, Zamanını biraz daha geri sararak şekillenecek yastıklar belki biraz buruk biraz hüzünlü sonbaharı daha iyi anlayarak. -14- |