Holosen çağından beri gelen dostlar edindim ben Birinci paleolitik çağın ince ruhlu ustası namı günümüze uzanan 9688 ile 9715 yılları arasında bitkilerin yapraklarından boya yapıp Ağacı dağı taşı bulutu ve en vahşi hayvanları mağara duvarlarına resmeden Tanrının en sevdiği meleklerinin yan gözle bakmasını bile yasakladığı Erkai
İkincisi mezolitik çağın en matrağı olan Taşları yontarak kullanımı kolay basit gereçler yapan M.ö 8325 ile 8402 yılları arasında üşürken ateşi keşfeden O ateşin harıyla ağaçları ovaları ormanları böcekleri yok eden Ve tanrının gazabına uğrayıp paleolitik çağa sürülen Remdai
Üçüncüsü neolitik çağın fikirleriyle en uçuk kaçığı olan Yerleşik düzeni keşfedip ilk köyleri şehirleri inşa edip kuran 5587 ile 5672 yılları arasında hayvanları evcilleştirip kısırlaştıran Bununla yetinmeyip dağdan akan suyu derelere gitmeden köyüne akıtan Ve tanrının işine karıştığı gerekçesiyle yargılanıp cehenneme atılan Cemria
Dördüncüsü yeni çağın kaşifi olan Soğuk okyanustan sıcak denizlere kara parçalarını dolaşan 1419 ile 1427 arasında madeira takımadalarını himayesine alan Volkanik dağlara akan derelere gölde ki balıklara bakıp yaşadığını anlayan Tanrının cennet meyvesi tatlı diliyle melekleri tavlayan Sahirus olur kendisi
Beşincisi ise antik Mısır hanedanı olan Asırlardır bilgi birikimi gücü ve üslubuyla anılan Yaşadığı 14. yüzyıl ve sonrasına güzelliğiyle damga vuran Saraylarını dağ eteklerine, nehir göl deniz kıyılarına yaptıran Tanrının nefesi en güzel şahika eseri ve uyumun ahengi olan Menekserius
Ben mi kimim? Edebi akımların öncüsü neferi olan Tüm hikayeleri öyküleri dilden dile dinden dine dolaştıran Milattan önce birinci yüzyılın on dördünün akşamında doğan Tırtıla kaplumbağaya ağaca yaprağa toprağa suya ateşe aşık olan Tanrının özenle yarattığı sizlere bir anlatıcıyım sadece hatırda kalan...
Not: Bu çalışmam "Yeiku akımına" bir katkı olarak yazılmıştır. Ve ilk denememdir, bir hatam var ise lütfen yorumlarınızda belirtmekten çekinmeyiniz.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yeiuku yazmanız ve ilk denemenizde böylesine müthiş tatlı esintilerle destandı bir güzelliği biz yeiuku severlerle buluşturmanız kadar her bölümünde ayrı ayrı yeiukudaşları anmanızda ayrı bir incelik tatlı bir sürpriz olmuş :)
Payıma yeni çağın keşfinin düşmesi dahası takımadalar bağışlayan ve zirve noktası cennet meyvesi tatlı dil ile taltifler müthiş onure etti hatta şımartır :) çok teşekkür ederim.
Şımarma hakkından istifade ile kendimi dizginlemek adına bir kaç hususu ve eleştirilerimide paylaşmak istiyorum müsaadenizle ;)
Yeiuku tıpkı her güzelliğin ve yaratıcılığın kaynağında olduğu gibi ilhamlarını muhabbetten almıştır. Bir kaç arkadaşım koyu sohbetlerinden bir kıvılcım olarak patladı sonra bir heves sonra önü alınmaz bir heyecana dönüşürken o sıralarda Ahmet Coşkun abimizin Japon şiir sanatı Haiku denemelerine tesadüf etmişti.
Haiuku 5-7-5 ölçüsünde yazılıyor çok kısa anlatılar ile çok derin manalar fısıldıyordu
Yeiuku doğum sancıları esnasında beliren bu hoş tesadüf yeiuku ismininde ilhamı oldu ve bu heyecan böylece bağımlılıklar sunan bir yolculuğa dönüştü.
Yeiuku kısa bir tarif ile, 5 dizeden oluşan, İlk iki dizesinde mesajını ileten Üçüncü dizesinde mesajını sayısal değerlerle pekiştiren Dördüncü dizesinde doğa ve mekan unsurlarıyla, gerçekte görünenin ötesinde yazanın hissettiği hali ile boyutlandırılan Ve final dizesinde ise giriş ve gelişme ile iyice pekiştirilmiş mevzunun yeiuku şairinin bakış açısıyla inanılan en kutsal otoriteye arz hali, duası, sitemi, eleştirisi ve hatta sohbet havasında bir diyalogla taçlandırılması hedeflenmiş olan bir şiir anlatısıdır.
Yeiuku yazmak isteyen ister serbes isterse hece ölçüsünde dilerse ve başarabilirse aruz kalıplarını kullanabilir
Yeiuku kalıp olarak sunduğu metodoloji onu daha keyifli ve doyurucu kılmak içindir ama asla dar kafalı değildir :)
Yeiuku eşitlikçidir cinsiyetçi değildir
Yeiuku bireyin iç dünyasını anlatmasına engel olmadığı gibi toplumcu yaklaşımlara daha elverişlidir
Kıymetli abimiz Uğur Erkan Cem Arslan yani ulu şair Erkai abimiz :) deyimiyle şiirin kendisine herhangi bir hudut çizmek Şiirede şairine de haksızlık olur bununla birlikte yukarıda yer alan kalıplar daha keyifli olması için verilmiş tariflerdir.
Eleştiri faslında ise ne yalan söyleyim Okuduğum şiir hiç yeiuku havası vermedi Kutsal dize dediğimiz ( bunu şimdi ben demiş bulundum :) ) kısımda Tanrıya niyaz ya da şikayet göremedim bence bu yeiukunun en önemli noktasıdır üstad
Diğer kısmı ise yeiuku emektarlarının masalsı biyografilerinden birer kesit sunulmuş gibi atıfta bulunulanlardan biri olarak beni çok onure etse de ( bir kez daha teşekkür ederim ) bizleri tanımayanları kendine çekecek bir duygu iletişimi göremedim açıkçası ..
Lütfen eleştirilerimi mazur görün, bağışlayın
İlk denemede bu kadar yoğun ve ayıktıran bir tat bırakan kaleminiz eminim daha nice müthiş yeiululardan bizi mahrum bırakmayacaktır.
Öncelikle değerli vaktinizi ayırıp Çalışmama analizlerinizle renk kattığınız için, Size çok teşekkür ederim Sahir Neva gönül dostum.
Çalışmamın altında belirttiğim üzere Not: Bu çalışmam "Yeiku akımına" bir katkı olarak yazılmıştır. Ve ilk denememdir, bir hatam var ise lütfen yorumlarınızda belirtmekten çekinmeyiniz. adlı not
Özellikle konulmuş bir nottur. Nedeni de ilk defa böyle bir çalışma yaptığıma dair Bir vurgulama yapma gereği hissetmiş olmamdır.
Elbette ki bire bir yeiku akım çalışmasıdır diyemem! Mutlaka ilk çalışma olma münasebetiyle hataları vardır. Olması da gayet doğaldır.
En nihayetinde kendi tarzımın dışına çıktığım bir çalışma türü Yeiku. Devamı gelir mi? Açıkçası emin olamıyorum. Sanırım zamana bırakmak en güzeli en doğrusu olacak kanaatindeyim.
Ve ayrıca analizleriniz esnasında Yeiku'ya dair notlar düşmüşsünüz. Bunları dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz.
En nihayetinde eserlere dair bırakılan eleştiriler minvalinde Kendimizi geliştiriyor, hatalarımızı görüyor, ve ona göre edebi hayatlarımıza yön veriyoruz.
Tekrardan değerli zamanınızı ayırıp Bıraktığınız bu yapıcı yorumunuzdan ötürü Size teşekkür ederim.
Öncelikle değerli vaktinizi ayırıp Çalışmama analizlerinizle renk kattığınız için, Size çok teşekkür ederim Sahir Neva gönül dostum.
Çalışmamın altında belirttiğim üzere Not: Bu çalışmam "Yeiku akımına" bir katkı olarak yazılmıştır. Ve ilk denememdir, bir hatam var ise lütfen yorumlarınızda belirtmekten çekinmeyiniz. adlı not
Özellikle konulmuş bir nottur. Nedeni de ilk defa böyle bir çalışma yaptığıma dair Bir vurgulama yapma gereği hissetmiş olmamdır.
Elbette ki bire bir yeiku akım çalışmasıdır diyemem! Mutlaka ilk çalışma olma münasebetiyle hataları vardır. Olması da gayet doğaldır.
En nihayetinde kendi tarzımın dışına çıktığım bir çalışma türü Yeiku. Devamı gelir mi? Açıkçası emin olamıyorum. Sanırım zamana bırakmak en güzeli en doğrusu olacak kanaatindeyim.
Ve ayrıca analizleriniz esnasında Yeiku'ya dair notlar düşmüşsünüz. Bunları dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz.
En nihayetinde eserlere dair bırakılan eleştiriler minvalinde Kendimizi geliştiriyor, hatalarımızı görüyor, ve ona göre edebi hayatlarımıza yön veriyoruz.
Tekrardan değerli zamanınızı ayırıp Bıraktığınız bu yapıcı yorumunuzdan ötürü Size teşekkür ederim.
İlk başta gülmekten kırıldım, sonradan fark ettiğim isimleri görünce yine kahkahaya boğuldum. Sonradan bir durgunluk geldi isim konusunda, ricamı kırmadığın için teşekkür ederim abi bu arada. Şimdi de guguman kuşu gibi düşünüyorum, Yeiku'nun amacı neydi. Bu Yeiku'yla bir çıta mı atladık, boynuz kulağı geçti mi... Onu da Melekserius düşünsün, Sahirus düşünsün. Kıskandım.
Sonra ise insan karakteri ve varlığında eksiği ve fazlasıyla ne nedir, nasıldır, niçindir ... boğulup gittim düşünlerin içinde. Hem gülmek hem de düşüncenin ciddiyeti arasında çağ dışı kalmanın veya çağın hayallerine imkânsızlıktan ulaşamamanın cevriyle Holosen, Mezolitik, Neolitik, Yeni Çağ, Mısır Hanedanlığı ve günümüz gibi belki çağ dönüşümleri, insanın zamandaki yolculuğu... Ağlasam mı gülsem mi bilemedim denir ya, aynı öyle bir haleti ruhiyeye büründüm.
Bu Yeiku üzerine direkt Türk Mitolojisine ait bir kaç videoya ve görsellere baktım. Niye bilmem. Eklenen müziğin(her sitede eklenemese de) dizisini izlemiştim ,yanlışım yoksa İrlanda coğrafyasına ait bir dizinin müziğiydi: "Qutlander", Resim seçimi yine yanlışım yoksa son akşam yemeği ( ressamını hatırlayamıyorum, mikelanj mı, leonordo mu) her bakımdan san'at gördüm burada. Kendimce anladığım san'atı. Çünkü geçen bildiğiniz üzere, şiir nedir demiştik, daha doğrusu 8-9 yaşındaki yiğenimiz ne demişti; "yazılan metin", nasıl metin "anlamlı". Çocuktan al haberi gibi. Hep çocuk kalmak mümkün olsa idi, keşke!
“Dalga ve rüzgâr, adalar ve denizler Yağmurlu ve güneşli dağlar Güzel olan her şey, iyi olan her şey Kendime olan her şey gitti.” Dediği gibi seçili müzikteki eserin. Hadi gel de yorumla Remdai, Tanrının bir çağ geriye 1000 yıl geriye sürdüğü .. Tarihin içinde bir harfin bir kelle aldığı dönemler olmuş mudur diye sordu Remdai; sorsana; Erkaiye, Me(l)nekserius’a, Cemrai ve Sahirus’a.
Resme bakınca ne anlamalıyız ilk başta, sonra düşününce biraz, sonra düşündükçe düşününce… Bıçak mıdır sırtımızdaki, kim verdi o kişinin eline bıçağı Tanrı mı yoksa ressam mı? Veya 6 erkek midir bir kadının çevresindeki. Peki resim neden eksik, Meryem nerde hani o anlatılan Meryem, peki ya resme karşıdan bakılınca sağ tarafında kalan Meryem dahil 6 kişi.
Sağlam bir Yeiku da afallatır insanı işte böyle. İnciğini cinciğini anlamak istersin, şairin ne demek istediğini derinden derine. Daha şiirin içine bile giremeden, ben saçmalıyor muyum, ne yazıyorum acaba, yazdıklarımdan kim ne anlıyor, ben ne anlatıyorum diye putun karşısındaki insan gibi kalırsın öyle. Veya bir yar gelir yeter bırak şiiri deyip bilgisayarımı kırar mı diye de düşünürsün.
Ortaçağın veya Tek İlahlı çağların kaşı çatık, durumu vahşet, tutumu ikiyüzlü müydü diye dalar gidersin gösrel hafızanla birlikte karanlıklara ve uyanırsın birden bulunduğun çağda. Çok Tanrılı çağların rüyalarında ve uğraşlarında bulursun kendini. Ve sorarsın kendine fıkra kültürü, komedi kültürü hangi çağda daha öndeydi diye?
Görsellik somutluk gerektirir, somutluk ise en çok sayı. Bu Yeikuda Zamanı tarihlemek için kullanılan sayıları düşünürsün. Afedersin şair; düşün düşün boğdur işin dersin kendi kendine. Alınırsın gibi sözlere kimi mısralara da, lakin Tanrı var ya, o efsane Tanrı hiçbir şeyi üzerine alınmamıştır zaman boyunca. Hiçbir alınganlık göstermez dünyada olup biten vahşetten. Eğer o bir vekil aracılığı ile yaratmadıysa da zaten düşünüp bakmamıştır bile. Ki zaten dünya ile ilgilendiğini kimse kanıtlayamaz değil mi Tanrı’nın. Kanıtlamak için yırtmak isterler semayı, atomu bin şekilde çözümlemek isterler ama bu çağda da başaramazlar bunu.
Coğrafyanın içinde siydik yarıştırır sanki yukarıdan bakınca tüm kabileler, milletler, uluslar. Nehirleri bile sahiplenip benim derler, dağlar çabası zaten, duvar örerler birbirlerine karşı, en ünlü duvarlar nedir mesela? Andrian duvarı, Çin Seddi, Ağlama Duvarı…. Gel çağımıza Berlin Duvarı… Geçen düşünmüştüm duvarları da, taştan duvarları… Taşa saplanan kılıçlar da dilden dile dinden dine anlatılır. Resimdeki bıçak hangi dilin hangi dinin kılıcıdır üstadım? Yoksa Mars’ın Kılıcının küçültülmüş hali midir? Coğrafya deyince hemen herşeyi, tüm doğal çağrışımları 4. Mısrasına yerleştirmek ister Yeiku.
Hatırlayan veya düşünen oldu mu hiç? Kızılderililerin saçları kesilmiştir bir zaman abd ordusuna girdiklerinde, izci olarak kullanılan Kızılderili askerlerin bu olaydan sonra orduda izcilik yeteneklerinin bile düştüğü söylenir, tabii bir de saçlarını örten kavimler var, kimi coğrafyadan kimi inançtan ötürü. Resimdeki insanların hep uzun saçlı olması bile düşünmeye davet etmez mi insanı. Şimdilerde ise bolca kellik vakaası dünya üstünde…
Tanrı, ve remdailer, erkailer, menekeriuslar, sahirusla, cemrailer, söyleye bilir mi acep, komedi değil mi tüm bunlar. Bu dünyada olup bitenler, akıl evvel olan biri oyun der geçer elbet. Tanrı Oyunudur tüm yaşanılanlar ve yaşatılanlar. Sonra bolca açıklama yapmak gerekir anlamı bulmak için. Tanrıyı bulan var mı ki bu şiirdeki manayı bulabilsin okurlar, Yeiku’yu anlayabilsinler.
Ben çok iyi görüyorum ki Yeikuyu da anlayacak san’at camiası. İlk Yeiku denemesinde bile ortaya bir fark ve çıta koyan bir sanatçının değerini de teslim edecek. Umarım öldükten sonra çelenklerle, dualarla anmaya kalkmasınlar yeter ki.
Ben ki ben, cahillerin üstadı, gizli kibrin cahili ben, gölgelerin ve ışıkların gücü adına diyen çocukların aklıyla gözüyle kulağıyla zihniyle hakkını teslim edemesem de bu Yeiku’nun ne çıkar. Türk Mitolojisi üzerine bu Yeiku gibi bir Yeikuyu kim yazabilir, ben mi işim olmaz, yanında bile geçemem.
Lakin istiyorum ki insanlar Tanrı deyince bir tebessüm etsinler, isterim ki dağın nehrin ağacın kıymetini biraz daha bilsinler, istiyorum ki sayıları ve sayılardan doğan ilimleri her konuda şiire yerleştirsinler. Çünkü ben fakirim cancağazım, sırtımda her zaman bir küflü bıçak taşırım, isterim dilenirim, verecek Tanrı, o Tanrı da kimi ayak tırnağımda kimi kafatasımın ve gönlümün bir yerlerinde veya gocca gocca alemlerin bir yerinde, düşünüp duruyordur ben ne yaptım, nasıl düzelteceğim yaptığım bu yaratım yanlışlarını diye. Tanrıyı bir şekilde anarız işte son mısrasında Yeiku’nun. Sahirus Allah der anar, Kaygusuz bir başka, Şeyh Bedrettin bir başka, Yunus başka, Tonyukuk bir başka şekilde anar işte. Peki sen nasıl anarsın veya anlatırsın Tanrıyı azizim,üstadım, kardeşim.
Onca yazdım da şiirin içine hiç giremedim daha. Onca lafazanlığıma harcadığım vaktime bu yorumu yazarken, şairine şükranlarımı sunmak için didindim, Ben beni anlamadım da Sayın Adnan Bilgiç, adnanus Yeikuyu çok iyi anlamış. Teşekkürler şair, teşekkürler sanatçımız, teşekkürler Adnan abi. Sürçi Lisanım olduysa, pot kırdıysam bin özürle.
Şiir nedir? Soruna istinaden Şiir, Sümerlerin Gılgamış Destanı’na kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir.
Bana göre şiir tanımı; Aklın ürettiği, bilimin somutlaştırdığı Sanatın olgunlaştırdığı, kalbin yumuşattığı Dilin o kıvrak hareketleriyle canlandırdığı Kuşu kelebeği ağacı dağı suyu toprağı ile renklendirdiği Aşk ile öptüğü sevdiği saydığı sahiplendiği mutluluk ile çocuklar doğduğu Doğurduğu büyüttüğü hastalık ile üzüldüğü ayrıldığı öldüğü bir yaşam yumağıdır!
Yani varken yok olmak, yok olurken var olmak gibi. Bir çok tezatlığın iç içe geçmesi gibi mesela. Aslında daha kısa özeti, hayatın kendisi...
Değerli Yinsani gönül dostum Değerli Yeikudaşım ;)
O kadar güzel yazmışsın ki Yanına bile yaklaşamaz cevabım hoş gör lütfen.
Tekrardan teşekkür ederim bu değerli yorumun için sana.
Daima huzurla, sağlıkla, ve sevgimle kal Ve kendine çok iyi bak lütfen.
Şiir nedir? Soruna istinaden Şiir, Sümerlerin Gılgamış Destanı’na kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir.
Bana göre şiir tanımı; Aklın ürettiği, bilimin somutlaştırdığı Sanatın olgunlaştırdığı, kalbin yumuşattığı Dilin o kıvrak hareketleriyle canlandırdığı Kuşu kelebeği ağacı dağı suyu toprağı ile renklendirdiği Aşk ile öptüğü sevdiği saydığı sahiplendiği mutluluk ile çocuklar doğduğu Doğurduğu büyüttüğü hastalık ile üzüldüğü ayrıldığı öldüğü bir yaşam yumağıdır!
Yani varken yok olmak, yok olurken var olmak gibi. Bir çok tezatlığın iç içe geçmesi gibi mesela. Aslında daha kısa özeti, hayatın kendisi...
Değerli Yinsani gönül dostum Değerli Yeikudaşım ;)
O kadar güzel yazmışsın ki Yanına bile yaklaşamaz cevabım hoş gör lütfen.
Tekrardan teşekkür ederim bu değerli yorumun için sana.
Daima huzurla, sağlıkla, ve sevgimle kal Ve kendine çok iyi bak lütfen.
Efendim öncelikle bir yeikudaş daha görmek bizi çok mutlu etti. Şiiri okuyunca ilk deneme olduğuna inanamam imkansız. Sanki bu yola bizden daha da önce başlamış gibisiniz. Kesinlikle yeni bir seviye diyorum ve arttırıyorum, uzun zamandır okuduğum en iyi yeiku. Devamını görmek dileğiyle. Sağlıcakla kalınız.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.