Adin...
Geçiyor hayat ipek bir gülüşün simli nefesinden
sancısı düşüyor suyun yüzüne karanlığı üzerime örtüp gittiğinden beri ağlıyor yaşamak denen göğün cenneti ıslanıyor kirpiklerim uzun bir bakışın buğusunda, içimdeki hasretin tel tel titremekte ve kum saati can cağızım, bitti dediğim yerden başlatıyor zamanı mum alevinde şifa oluyor esmer gülüşün siyah beyaz bir resimde huzur veriyor kavruk gülüşlerin arşınlıyor göğü adımlarım, yani sana, yani yaşama ve biliyorum cancağızım adın gibi biliyorum her katmanda sarsılsada ruh yeniler kendini açar göğsündeki pencereyi ve biliyorsun ki hiç bir lügat’a sığmayan duygular suya yazılanlardır kaybolduğum biz çıplaklığında düşecek yüreğim sarmaş dolaş aydınlığına nefesinde yıkıyorum tüm kirleri ve cesetleri kısa tutuğum saç tellerini, asıyorum harflerin anlamsız benizlerine, sağır duvarlar çekmiş geceye küf perdelerini askıda ki kolsuz anılar çıkacak gün yüzüne susmuyor çekmecedeki çığlıklar susmuyor yağmur can cağızım, yağmur gibi yağman gerek ve şimdi iliştiriyorum tebessümümü tebessümüne kaç mil ötemde olursan ol , her yağmur damlasında tanırım seni yağ cancağzım çisil çisil düş sen yüreğimin cennetine kokuna hasret bir bahardayım... |
Değerli kalemdaşım sözlerinizi beğeni ile okudum,
Kaleminiz kavi ilhamınız daim olması temennisi ile,
En kalbi duygularımla esenlikler dilerim.