İSTANBUL PEMBE (45)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın „Yine bir Kurban Bayramı yaklaşıyor. Yine her yer kan gölüne dönecek. Yine nice hayvan acemi kasapların bıçağıyla acılar içinde, kıvrana kıvrana, gaddarca öldürülecek. Yine nice çocuğun duygusal dünyasında derin yaralar açılacak.
İlkel dönemlerde tanrılar için insanlar kurban ediliyordu. Daha sonra tanrılar için hayvanlar kurban edildi. Amaç, tanrılara yaranmaktı. Böylece tanrılar kan döken kişilere ya da kabileye torpil yapacak, onları koruyup kollayacaktı. “Kurban etmek” ritüeli ne adına yapılırsa yapılsın ilkel insanın ilkel bir geleneğidir. 2000 yılıydı, Siyaset Meydanı programına konuk olan Hüseyin Hatemi’nin o ağır çekim konuşmasını ilk kez sonuna kadar dinliyordum. Konu kurban kesmekle ilgiliydi. O güne kadar çok az insan kurban katliamını eleştirmiş, üstelik bunu da dini dogmaları pek karşılarına almadan, cılız sesle dile getirmişlerdi. Ama ilk kez Müslüman kesimin “otorite” olarak nitelendirdiği bir isim açıkça, “Kurban bayramında kurban kesmeyin. Bu uygulamanın dinde yeri yoktur. Tanrı şizofrenik emirler vermez. Bayram, kavurma şölenine döndü. Hayvan boğazlamak bir ibadet olamaz. Beslenmek için hayvan kesmeye evet ama ibadet için hayır!” diyebilmişti ve sözünü “Kesme Recep din kardeşiyiz” diye bitirmişti.“ (Bu yazı Sayın Yazar Nil Gün’ün 12.03.2000 tarihinde Radikal Gazetesi’nde yayınladığı ÖLDÜRMENİN KUTSALLIĞI ÜZERİNE adlı yazısının başından aynen alınmıştır.Yazının tümünü okumanızı öneririm.) „Bacım; (*) (*) Yana yatık/içeri dizeler „Hindistan’da Kutsal Hayvan sayılan inekler için 18.11.2015 tarhinde İSTANBUL PEMBE (4) adı ile yayılmıştır. İneklerin dışında Hiçkimsenin alınmaya asla-ve-asla hakları yoktur. Aynı temayı konu alan son iki İSTANBUL PEMBE 44 ve DİNGİL BEY 46 şiirlerimi okumanızı öneririm. |
*** İSTANBUL PEMBE *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı, içtenlikle KUTLUYORUM...