Hayatın Sırrı
Bir beşikte bulundu ruhum
Bir mezar taşının gölgesinde En tenha sözlüklerde gizliydi sözlerim Seslenişim sessizlik olup çıkmadan Sırlar eskimeye yüz tutmadan Yabancı ağızlara düşmeden, eğilip bükülmeden Sükûtu ısırmadan önce dudaklar Henüz kırılmadan yorgun aynalar Ya da henüz sızlarken kırılan camlar Tezgâhlarda dokunurken kefen bezleri İsteksiz çivilerle çakılırken henüz tabutlar Her hayat bir roman vehmiyle yaşanırken Dualar yükselirken evlerin çatılarından Zikirler, nefesler can verirken kalplere Karanlığın hışırtısı yayılmadan geceye Geceler henüz yorgun bir akşamken Kırışmadan güneş, küllerini dökmeden ufuklara Islatmadan gölgesi tüm gözleri Çiçekler hâlâ gülümserken göklere Hüsuf küsuf tutmadan göğün kapısını Denizler toz tutmadan Su çözülmeden küften önce Külden ve isten önce ateş Ezberletmeden her geçen gün ölümü Saatler miskin miskin mırıldanırken tik-tak İzleri çözülmeden sevabın Göğüsten sızmadan günahlar Kalplerde kurumadan sırılsıklam aşklar Birikirken ecel, taşmadan önce Kanın tıkırtısı kesilmeden damarda Kan köpürmeden can küpeştesinde Yorgun gönlün gel-git i çekilmeden Bin bir tercüman çevirsin sözlerimi Kelimelerin sancısı dinmeden önce Belki çözülür sırrı hayatın… |