Elin Adamı
İçinde yanyana uyuduğumuz gözlerin vardı
Rengi vardı saçlarını ,karadan Düşmüş kuyusuna gölgemin Ellerin vardı,tel örgüler parmakların Gülüşün vardı Uzanırdı karanfilde bir boğaz gibi Yansırken suların üzerine bir bahçe.. Yüreğimin köklerine yükselen yaprak adımlarısın Elin adamı ne anlar senden Ben ,seni bütün olasılıklarda sevdim Ben,seni bütün olasılıklarda kaybettim Bir kuş çizmiştim sana Kül rengne batırırıp fırçayı Bir şiir okumuştum sana Göz yaşlarımdan ıslanan mısralarla Bir kitap almıştım kitapçıdan "Kültürlü silahlar"derdin kitaplara Ey yollarımın ışığı Ayak uçlarımı yakan güzel kadın Elin adamı ne anlar senden Yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin beni Parçaladım duvardaki sana benzeyen herşeyi Parçalandı trajedimiz tam ortasından Aşk,bir bıçakmış meğer Gırtlağıma saplanan Pıhtılaşmıs bir kan gibi Mavi damarlarımda duran Ve anladım tren garlarında o uzunca sallanan elleri Kederi ve ruhu... Yağmur yağıyordu Saat Kulesin’de durmadan Seni ıslatan yağmuru kıskandım Öpücükler gibi üzerine yağan Nedir bu sevdam? Birden bire saran içimi Gün gibi güzel ve kabaran deniz kadar çalkantılı O kadar gerçek O kadar mutlu O kadar acı Sözcüklerle tarif etmeye bile kıyamadığım ; Elin adamı ne anlar senden |