MİSAFİRİN BÖYLESİ
Misafirin böylesi, dostlar düşman başına
Beklenmedik zamanda, burnumuzda bittiler Yıllar yılı baktılar, gözümüzün yaşına Ne arsız adamlarmış, bize neler ettiler. Akrabalık bağıyla, hanemize geldiler Güya bizden görünüp, bağrımızı deldiler Yardım edelim dedik, bizi keriz bildiler Ne alırsan kâr demek, davasını güttüler. Üç beş günlük kalsalar, elbette ağırlardık Gelenek görenektir, su döküp uğurlardık Onlar bülbül oldu biz, körlerle sağırlardık Feryadı figanların, üzerine yattılar. Yüzleri gülmüyordu, adeta bir kömürdü Bizden çalınan ise, bizden giden ömürdü İliğimize kadar, sömürdükçe sömürdü Bırakmamak üzere, yakamızdan tuttular. Bunlar yetmezmiş gibi, misafir çağırdılar Ev yolgeçen hanıydı, üstelik bağırdılar Gitmek mevzubahisse, oldukça ağırdılar Evde eşya namına, ne var ne yok sattılar. Halimiz orta sınıf, dağ dayanmaz hazıra Allah -peygamber derken, muhtaç olduk Hızır’a Onların sayesinde, hasret kaldık huzura Altımızı oydular, diken gibi battılar. Necati’yim bir daha, acımayı kaldırdım Tımarhanelik oldum, sağa sola saldırdım Acı dolu şerbeti, kadehime doldurdum Damak tadı kalmadı, süte hile kattılar. Necati OCAKCI 12.05.2023 ANTALYA |