Tekboynuzlular Masası
Yazmak gerekiyor,
Tek dal sigaram yarıya dönüyor, Kırık ladinler gülümsüyor, Dünya benden yana değil, Kafam hep biraz ona çekiyor. Çamaşır ipinde bıraktım, Kurusun diye içim, Ama beni hep hayat ıslatıyor, Kapı çaldığında, Ceza makbuzu geliyor. O değil. Daldım geçen, En derinine gecenin, Ama artık gece bile yakamozdan sekiyor, Tutamıyorum bende sabah oluyor. -Kovalambaçta zaten iyi değilim- Ne olursa olsun lobotomisine, Eğik zeminli düz bir bar masasında, Organlarımı bıraktım. Anlayacağınız artık Ona da , bana da ait değil. Eşentiyon gösterilerin, Para üstü verilmeyen zamanlarında, Sahne biraz göz yaşı biraz tarçın kokuyor, Göz yaşlarım ona ait, Tarçın ne alaka bilmiyorum. Halı katlanıyor buz dolabının altına, Ben biraz antartikaya, O biraz falk adalarına. Halı da ben de o da, Aynı iklimi solumuyoruz. Acı, O da ben de halı da, Aynı dünyalarda mıyız, Ondan da emin değilim. Halka açık bir havuzda, Battal boy bir deniz atıyla, Bukowski dövüşsün isterdim, Fakat yanımda olsa, yine de onu izlerdim. Kilise günahlarımı affeder mi, Ya da ne biliyim kızılay’da bir sarhoş, ya da halk ekmek büfesi, Ben etmezdim, Bir de deniz kestanelerini. |