Ses Etme
Korku,
Neden ağır bu sefer? Neden sürünüyor, Her taşın altından üzerime. Vagonlarını sonunda bulmuş bir tren gibi, Uzuyor cümlelerim. Titremiyor ellerim, Çektiğimde senden geriye, Her yanım köpürtüyorda denizi, Titremiyor ellerim. Onca gecenin toprağında, Dinleyebiliyorum artık, Göğüs kafesimle buluştuğunda, Kalbimin sesini. O da korkuyor benim gibi. Islanırsa mürekkep, Kayarsa tek kelime kağıttan, Anlamsızlaşacak hikaye, Boşluklarını doldurmaya, Sözcük haznem boş benim. Karşılamıyor dudaklarım, Ne parmak uçlarımda biteni, Ne de çırpınışını görüyor gözlerim. Rüzgara devrilen ağacın, Uykusuna esneyişi gibi, Aynı ritimle artıyor gülüşleri. Bakarak orta yerinde, Sesleniyor her kıvrımında defter, Eski kağıt tutmaz ataçların, Kurtuluşlarını merak etti belki. Sivri, Jilet kıskandı kesiklerini. Dahada sivriliyor ellerime, Tutma beni dercesine, Saydırıyor her seferinde parmaklarımı, Kaç tanesi yerinde hala diye. Çekiliyor tırnaklarım gerilere, Sahne kalabalıklaştı belli ki. Açılmıyor kollarım, Anahtarı nereye koydum, Hatırlayamıyorum, Sarmak isteyince, Ağacımı, dizlerimi, seni. Olması gerektiği gibi. Acısı, Kül tablası gibi masanın. Ne merak ettiriyor kendini, Ne de yetiyor izmaritlerim, Doldurmaya kendilerini. Çıktığında içimden dumanı, Ve son nefesini verdiğinde sigara, Kalkacaksın sende biliyorum. "Geri gelmemek üzere.." Yazan tabelanın, Geçip gideceksin yanından. Hafif bir tebessüm. Adımlarını çizdiğin haritanı, Söküp alacaksın sırtımdan. Deme be canımın içi, Deme o yüzden. Gitmeyeceğim deme sende, Cam kırıkları yakar canını, Hele yanıyorsa her toprak böylesine, Sus o yüzden, Ses etme. |