Lagina'nın Kurban Mevsimi (Üç Anahtar II)
Köşe başına bırakılmış,şüpheli bir paket gibi bakma bana öyle...Ben artık pimi çekilmiş bir bombayım...
Sokulup anılarına hıçkırıyordun Gözlerinden duydum seni Şiirin sıcak döşüne yaslayıp ismini Üç anahtarın,üç kapısını Gösterdim sana, Gösterdim, içimde kabaran cenneti Sanmıştım gelensin O gelen ki bize Tanrı emaneti Dirilen ve dirilten Umutlar sürdüm Namlusuna yüreğinin Parça parça kan gibi aktım şehrinizden Senin ateşinden dedim Bak bu aslında bir İbrahim bahçesi Gözündeki saklı gül kurtaracak bizi Uzattım boynumu suların aktığı yere Yusuf yüzüm çıkardı maskesini Bilemezdim, dedim ya pusulasızdım Yolumu bırakıp sana yol olduğumda Anladım ki Üç anahtar üç saklı bıçakmış Yüzyılların karanlığında Saplandı ve döndü Kanırtan bir sancı gülü Hiç acımadı ki dedim Azlığın kadar acıtmadı Kanatmadı işte düşlerimi Koynumda hırpalanmış çiçekler İnadına sana döndüm geleceğimi Bahar sanmıştım gözlerini Oysa beşinci mevsimmiş Lagina’nın kurban mevsimi |
Bence üç ismin gizli olduğu Besmele... İki sifat: Rahman ve Rahim... Tek isim: ALLAH!..
Üç anahtar, üç saklı bıçak, yüzyılların karanlığında.
Yusuf yüzüyle bakarak, sevgilinin gözünde GÜL ile sembolize edilen zatı görebilmek, İbrahim'in atıldığı ateşin içinde...
Gelin: Gelen demektir. Ne yazık ki gelmmemiş, gelememiş!
Suların aktığı yer: Kur'an...
Bence böyle ama çok dahası var bu şiirin içinde. Fakat detay için zaman gerekiyor. Çok da deşelemek istemiyorum.
Şiir, klasik müzik gibi gözlerimizi kapatıp dinlememizi öneriyor, herkesin gözünde farklı hayaller canlanması için...
İnancı ve kalemi kutluyorum...