Masum Ve Tehlikeliyiz Bella
Dişlerimin arasında kamaşan
Tuz ve ekmek aşkına Çağıran Allah aşkına İnfaz et artık dudaklarımı Yoksa gözlerinden damıttığım Haddini bilmeyen sözler Kimsenin kulaklarına yakışmayacak Bella Çünkü biz köylülerin kahramanlarını astılar Darağaçlarına tarih yazdırdılar Bella Bense oturmuş şiirin kenarına Pencerede bir serçe Kapı altından esneyen rüzgar gibi Bizi bize anlatıyorum Her şeyi unutan bizim mahalleye Ne çok kör Ne çok sağır Ne çok dilsiz oldular Çünkü harcamayı öğrendiler Artık onlara tüketici diyorlar Her şeyi ne çabuk tüketiyorlar Vefayı ve duayı Sözüm meclisten dışarı Aha tam şurada Erdem Bayazıt’ın Kızdı mı cehennem Sevdi mi cennet yüreklileri İnkar edenin gözüne dursun Yıllardır gülümsemediler Yanan bir coğrafyadan Kurtulacak yetimlerini beklerler Ama cüceler yok mu? Koltuğun kenarına sıkışmış kumandalar Masanın altında ihanet Üstünde gıybet Ne çok Yezit Ne çok kabil Devrim değil bunlar yedi çocuklarımızı Bu kravatlı yamyamlar Bütün halifeleri kandırdılar Bu dans Ve sayılar Saklıyor gerçeği Nefsim Ve bürokratik kaşınmalar Hadi boş verelim Kendi bacakları kendi yollarında eskisin Çayımda eriyen şeker Rengini dağısın akşamın Biz çok güzeliz Bella Ait olmadığımız için bu dünyaya Sen salına salına çık Balkanlar’a, Kafkaslar’a Kelimelerim gelir ardından Bak bütün kurşun yaraları Sırtımdan Ve ne çok yakından Yasak olan her şeyi söylüyorum Hayat sadece aşktır anlayana İçinde büyüyen yılanın verdiği Ateşle dudaklarına sürdüğün zehir Bir intihar gibi Gözlerine yansıyor Bella Su yeşili haritalar çiziyor Mühendislerin sevmediği adamların haritaları Ah o mühendisler yok mu? Hani bizden adam yapacaklardı ya Yepyeni gıcır, gıcır adamlar Gıcır, gıcır kadınlar Yapacaklardı ya Olmadı Bella Başaramadılar Hala sesimiz güzel olmasa da Kendi türkümüzü çığırıyoruz Kocaman ayaklarımız Yağlı saçlarımızla Uçakta yanlarına oturup Oturaksız fiiller çekiyoruz ya Hala halkız ya Hazımsız ve şişkinler Etiket okumaktan yandı beyinleri Çaresiz çıldırıyorlar Bella Akşam ezanı, kırlangıçlar Sokaktan çağıran annemin sesi gibi Ekmeğime sürdüğü salçanın lezzeti gibi Komşu kızın ilk aşkı Dalında kırıldığımız kiraz gibi Masum ve tehlikeliyiz Yazdığım anlam sende gizli Tuna boylarından, Orta Asya’ ya koşan bir at gibi Perçemine bulaşan rüzgar Sağrısını acıtan ok ve mızrak gibi Nefes nefese İstanbul gibi Ellerinden tutup koşmak istiyorum İnce Sevgili Ve sıcacık Çocukların simit sevinci gibi Simitçinin elleri gibi Bella çok yorgunum Bin yıldır çok yorulduk Değil mi? |
şahan çoker tarafından 11/12/2018 1:59:32 AM zamanında düzenlenmiştir.