Her şey aslında bir flim Bella, ama kimse Sadri Alışık değil
Kısıp gözünü,
Kasıp gerdanını Çalıntı marşlarla kirletip İftiralardan semirmiş dudaklarını Süslü salonlarda Zeybek oynuyor filmin yönetmeni Çeksin bütün kameralar Gazetelerde boy boy fotoğraflar Rotatifler Amerikan Köşeler İngiliz, Fransız, Alman Hırsızlığa on kala Maestro müzik lütfen Üç film birden Her filme ayrı gala Oysa işin aslını Bir sen biliyorsun Bella Bir de uyanan çocuklar Bize yazıldı bütün ağıtlar, Bütün türküler bu bozlaklar Başımda; Gözyaşıyla Dağ gibi kadınların er olan erlerine Kızanına, zeybeğine, efesine Narçiçeği Kuzunlu başlık üzerine Kalbinin teriyle işlediği oya Eynimde; Besmeleyle giyilmiş kanlı mintan Vatan savunmasında patlamış tırnaklarımla Günlerce ayağımdan çıkmayan kalçın içinde Dizini kaldırımlara vura vura Alsancak’a, kordon boyuna Binlerce yıllık türkümüzü söyleyen Haziranda yalnızlıktan üşümeyi bilen Adam benim Bella Ve seninle oynayacağız karşılıklı Kaf dağından kaçmış bu sokaklarda Bizi bu sinemaya zorla soktular Bella Müfredat, mevzuat gereği yani Şeker kaplı yalanlardan Dişleri çürüdü bunların Dökülür diye korkuyorlar meydanlara Balon, çiklet, karamela Trump’ı unutmak için Lady Gaga Kendilerine inanıyorlar akşam olunca Ve gölgesine binlerce masumu Kandırarak toplayan Küçük inkar köpeğinin Bir yürüyüşte bana salladığı parmağı Kırmayıp, yağlanmış vücudunun kabasına Yapıştırmamanın pişmanlığıyla Uyandı çocuk Aşk uyandı Bella, Halk uyandı Kahrolasıca Kambur şarlatan Soysuz muhasebeci Rakamlara sorup hayatı Bizi dünyadan soğutacak sanıyor Masallardan ve şiirden Kavgamızdan ve davamızdan Bella Molotof ve ikircikli kelimeleriyle Öylece seyredeceğiz sanıyor Binlerce körün içinde Gören iki hain Ben ve sen Bunu herkese anlatacağız Bella Gölgesine bakıp kendini dev sanan yönetmen Varsın oynasın zeybeğini Biz sazımıza kalbimizle dokunurken Kraliçe piano çalsın ona Patlamış mısır gibi Yerlere saçılan beynini toplayıp, Her akşam cebine Erotik bir ülke gazetesi alıp İçimdeki çocuğu uyutacak sansın Cinemascope yalanlarla Bütün geçmişimizi unutacak sansın Oysa tarih aşktır anlayana Nikah kıysanda başkasıyla Unutulmaz Bella Ahh ! Nereden bilecektin O filmde on dakika aradan önce Makyajdan çürümüş Bir kent meyhanesinde Genç kızlara vals yapmayı öğretirken Pantalonu tutuşan Sonra yangın var diye bağıran Kendine bizden rol çalan Çakma jönün sövdüğü Üçüncü tekil kişi benim Bella Varsın onu ayakta alkışlasınlar Varsın vursunlar makinisti Giyip deli gömleklerini Ötekindendir sansınlar Bu kirli yönetmeni Oysa maskeler Venedik’ten Bir gün sen olur, Bir gün ben Akla kurdular tuzaklarını Onun için çölün ortasına yaptılar En kocaman sinemalarını Caracas’a, Hartum’a Beyrut’a , Şam’a Tahrir meydanına Yığdılar beyni iğdiş edilmiş Kör seyircilerini Dillerinde ekmek Dillerinde aşk Dillerinde adalet Kimse söylemedi onlara Neye yarar bunlar Yok ise vatan, Yok ise devlet Binlerce körün içinde Gören iki hain Ben ve çocuk Ben ve aşk Ben ve sen Her şey aslında film Bella Ama herkes Sadri Alışık değil |
Surreal bir yolculuğa çıkmak gibiydi aynı zamanda.
Bir anlık da olsa dikte edilmiş bilincimizden soyutlanmak ve eşsiz imgelerin denizine düşmek, ne iyiydi...
İşte gerçek sanat ve şiirin yalın ve kanayan ruhu...
Müteşekkirim, sayın Çoker.
Çok teşekkürler biz okurlara sunduğunuz kıymetli eserleriniz için.
Saygılarımla.