Ruhun Simyası
Melam sürülü heykellere
Ruhumun karanlığı yansıyor... Sesine mühür vurulmuş bir cüceyi takiben Gidiyorum, dizlerimin üstünde, ardı sıra. Kimliksizliğimi adım sandılar. Terkettim nefesimi de orada. Yalnız sivri kayaların acısı artık, Dizlerimde, avuçlarımda... Gidiyorum, gidiyorum durmaksızın. Dar boğazlar içinde, Ruhuma yapışan parazitler gibi Karanlığın toprak rengi. Zamana kara bir mıh çakmış cüce Garip tınılar çıkartarak, Avuçlarını toprağa vuruyor. Zamansızlık zamanın üstünde, Toprak yol alev alev, Dizlerim eriyecek sanıyorum. Çoktan terk-i diyar etmiş aciz ruhumsa Terk-i terk etmek peşinde... Kalbim sırtımda atıyor. Neden geldim diyorum buraya, Sanki, neden geldim... Cüce solgun yüzüme bakıyor, uzun uzun. Hadi der gibi bir işaret yapıyor. Anlamıyorum, bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum! Avuçlarımı avuçları arasında eziyor Parmaklarımı renksiz bir kayanın deliklerine sokuyor sonra Tek, tek... Bedenimden yıllar, asırlar, milenyumlar akıyor Elektriğe kapılmış balıklar gibiyim Dökülüyor ruhum, pul pul alnımdan Sahi? Neredeyim... Kimim!? Erguvan rengi bir ışık sokakları aydınlatıyor. Bir kız çocuğu koşuyor, düşen yapraklar peşine Zıplıyor, koşuyor, saçlarını düzeltiyor... ve neden sonra aniden duruyor! Gözlerime bakıyor... Bu gözleri biliyorum diyorum! Hatırlıyorum bu gözleri. Ferhunde’nin gözleri bunlar. Ah sahi Ferhunde?.. Yanlış söyledin ağabey, diyor kız. Benim adım başka! Benim adım başka... Gülüyor, bir mum gibi titreyen halime. Gülüyor ve gidiyor! Zıplayarak, koşarak... Saçlarını tekrar düzeltiyor. Ya Ferhunde, diyorum. Ferhunde nerede? Alnımın tam ortasına kurşun yemiş gibi Uyanıyorum orada. Uyanıyorum. Tüm rüya nedir bilmez, uykularımdan. Cüce gülüyor, sesi bir kuş gibi derinden. Hayır kahkaha atıyor! Ağlamalı mıyım?! Kahrolmalı mıyım?! Yoksa, yalnızca... Bilemiyorum. Cüce de gidiyor ardından. Cüce, ıslıklar çalarak, zıplayarak... Bir başımalığıma kalıyorum. Kalbim, bal mumu bir okyanusta kor alevler saçarak yanıyor Kalbim, çılgın bir korsan gibi ileri atılarak... Çarmıhta bir İsa gibi yalnızım burada! Kendimi çiviliyorum, zamanın duvarlarına. Kim saplayacaksa son mızrağı... Bekliyorum. Ben ki çoktan gerçeği gördüm. Ölmeden önce, çırılçıplak öldüm. |
*** RUHUN SİMYASI *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...