Yitik - 44her ağşam ya da fırsantını bulduk mu ırafıklarınan beker m(uh)abbeti ediyoz, barabar geçi sürüsü ğüdüyoz dağda belde birbirimizi buluvuruyoz, yeyoz-içiyoz; ırafıklar da kim biliyon mu? yediği-işdiği ayrı getmeyen üş gişi ben en güçcükleriyin ya gari; onnar bi yarennik dutduruyollar esgilerden-yenilerden, olandan bitenden alıyollar-satıyollar mu(h)abbet bana talimat veriyollar höyle et, hora çevir, ho yanna ğet ho tarafa sevket ben normel güdüyon zati onnar dediler mi hocanın terefi(h) ğıldırdığı ğibi zapıradak düşüyon ben seğidiyon üş sürünün peşinden, dolay dolay çevirion geliyon işin aslı üş sürünün çobanı da benin şargadanın en önde gedeni de benidim onnara hızmat da benim boynumun borcu canna-başla, candan eleri bi dedikleri iki olmayyoru ağaların emireri ğibi . evelallah her daim şişeler hazır ve nazırıdı, “gözümün öğünde ol” der, anam bana gıyamazıdı gışın; onnar evli-barklı olunşa da.. bizim ev müsayıt.. emirlerine amade dayıma yediğimiz işdiğimiz ayrı getmeyo hjer dayım barabarız zati “hasso, hüsso” bişiyi ırafıkarın yannında an bi! gerisi tamam vallahi billahi.. . o ğün gene bunnarna keyf ederkene bunnara durduk yerde ıçcık da keyfim çakır, şişeyi dikmişiyin “gaç hunnarı bi sınayan” dedim “şeytan dürtdü” hep onnarın dediği ğigi onnar hep annadıyo, hep palavra sıkıyo atıyo-dutuyo-savırıyo ya ha bende laf ossununa kilosuynan “ağırlık” verdikleri esgerin garısı Ak Gelin uçun dedim ki; “-böyleykene böyle” ikisi iki yerden hayretler içinde “deme leenn” dediler.. “anna! valla billa, de-me? gözüme bakdılar “vallaha-billaha mı len”dedi Haso! dedim “hıı hıı vallaha”.. aslı mı var.. yok aslında! “valla da billa da mı?” dedi Hüsso Sarıoğlunun gelininin “adını çıkardım” yazzıklar ossun bana hâlâ ırat(ha)t deği(l), vizdanım … emme yalanıdı valla talla yalan, kelp ola(yı)n, cehendemde yanayın cehendemden çıkmayan cennet yüzü ğörmeyen yalann! böğün dünne yarın ahiret yalan emme ok yaydan çıkdı bi kere.. şişirdiler, ıvgaladılar doldurdular öğümden gaşdılar ben de kendimi bi b.k sandım atdım savırdım “len döyüs! zabahdan ağşama, ağşamdan zabaha bizinensin nezman oldu bu iş” decekler ya demediler neye desinner adamlara hekaye ilazım zabah, ağşam “Yeter de Yeter” meğere hepisinin de “Ak Ğelin”de gözü varımış hep bi “ak ğelin” isderimişler emme olmamış “ne talihliymişiyin” . yahudular beni habire doldurdular, “Yeter de Yeter” dediler yetirmediler, bitirmediler şerefsizler! onnar sordular ben her tefasında üçün yanna üş taha, yetmedi beş taha gatdım . o sayada goya beni “adam yerine” ğodular o sayada m(uh)abbet gırla o sayada yeniyo, içiliyo sürü bedafadan güdülüyo yani biri beni dolduruyor, öteki sürüyü çeviriyo ağzımdan aldıklarını süsleyo bi elden bi ele ötekine etiştiriyo, bana çobannık ettirtmeyollar bana yetiyo etiraz aklıma ğelmeyo . meğere bu sayada gözda(ğı) vermişler etirafa “yak bakalım” sürülüyo tabaka a(ğ)zımdan girdiler, burnumdan çıkdılar öğümden gaşdılar ardımdan goğaladılar beni şirazeden çıkartdılar döyüsler, şerefsizler . |