Yitik - 40-40- varısa daa yoğusa daa; bi tek; tem tek Haçça de(y)zem, “len gadın gardaşım,” dedi “gözel o(ğ)lum” “Gara Musduğum”, “sen deli mi(si)n len” yazzıklar ossun valla az mı hopuç edim sırtıma aldım da sen neydiyon Allasen bak dezelik hakgımı halal etmen sana sen üş paralık adamların azına bakıp da el aleme gubaracağına beni dinnesen ya sen!” . “sana hu ğadak deyen seni emdirmedim emme anandan maada emeğim mar üsdünde anan seni bizim evde dünnaya ğetirdi boban esgercilikdeydi eben anana ırahat-dirlik vermedi gününü bulutdan çıkarmadı taha emerdin ananı eben denen sıracalı ğarı nece sonura ğabil etdi de oda işde öyle anan annatsın da bi dinne” . “sen Ümmüyü neye sıkışdırıyon sela(hi)yetin var mı? var mı hakkın, olsa bile o senin gardaşın sahap çıkca(ğı)n, goruyup gollayca(ğı)n yerde yazzıklar ossun senin gibi böyüğe len gardaşım o ğız taha çocuk len her duyduğuna neye inanıyon, ne duyduysan bilki o öyle deği(l)dir, her duyduğuna inanma, sen enayimin, herkeşi dosdun mu sanı(r)sın sen var(ı)kana; el ataşı maşaynan mı dutar eller kendi belasını senin üsdüne atar inanma “ara-yerde” ilaf getirip-götürennere düşün bi; sana onu deyenin maksadı ne hiş kimse durduk yerde senin eyinniğine gonuşmaz herkeşin usdurası kendinin içinde! su uyur duman uyumaz . taha o ğızın vahdı var, seheti var, ben sana deyviren, bilmediğin tahası var yavrım Emmiyin Ümmü taha sabi-sübyan! bi “ana ğuzusu”, namerd olasıcalar nası(l) ağızlarına dolarlar sırf arkası galesi yok deye taha ne nişanı düğünü, ne yavıklısı hunu da unutma eyi belle taha öğünde ondan üş yaş böyük ağası var” “el adamın şeytanını azdırı(r) da suyunu ısıtmaz” deller seni ıvgalarlar dekeni daşa ağdırırlar annaca ğeçer seyredeller seyrine bakallar sen de pelidini yedirmiş ala gabak gibi bakağalı(r)sın tamam mı? vay de(y)zem demediydin deme sonura i(n)san olan i(n)san üş paralık müzevirlerin ilafıynan yengesinin dirliğini dağıdır mı kime ne dediği var garibennerin sen adam ol onnara arka çık, öldün mü? değilise de(y)zen de davşır tüfek biri onnara ilaf edeceğinde duru bi düşünürdü arkalarında Ğara Musduk var deye emme nerde sende o yürek . Haçça De(y)zemin gocası ya Sülemen Emmi “bu ğarannık helelebet böyle sürüp getmez; Allah yaratdığı gulu asla ehmal etmez. daha dur gün doğmadan neler doğar.” dedi.. lafın birini goyup birine geçiyoz emme nemenazım, geşmiş gün gıybet olmasın, oballarını almayan hinci, Allah günah yazmasın .. hepiciği ıramatlık oldu ğetdi “Öte Dünne”ye helbet bu dünne fayni biz de bu dünneye gazzık çakacak değiliz helbet benden “yaşı ğüccükler” bile daraşdı ğetdiler bi(r) biz galağaldık gazzığı söküp gedemedik imamın gayığına binip tahtalı köye Ya Rebbim ömrü ahirde; İman-Guran nasib-et bek günah işledik töğbe isdiğfar ne bilmedik orası da amenna emme; ömrü haybeye tüketdik! benden bu ğadak bu ğadak taha yaşamacaz netçede; bellim-bellim besbelli.. Allah emanetini teslim alsın ga(y)ri |
Sizi keyifle okumak bende alışkanlık oldu.
Şiiriniz için tebrik ediyorum.
Kaleminize gönlünüze sağlık.
Her daim esenlikte kalın.
Saygılarımla.