4
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
774
Okunma
Allah’ın, gökleri ve yeri
belli bir gayeye,
hikmete dayalı olarak
ve mükemmel bir sistem hâlinde
yarattığını görmüyor musun?
Dilerse O sizi yok eder,
yerinize yepyeni bir toplum getirir. (1)
Bunu yapmak,
Allah için hiç de zor değildir. (2)
Allah ki, gökleri ve yeri yaratan,
gökten su indirip
onunla size rızık olmak üzere
çeşit çeşit meyveler,
ürünler çıkaran O’dur.
Koyduğu kanunlara uyarak
denizde yüzüp giden gemileri
size boyun eğdiren
ve ırmakları hizmetinize veren de O’dur. (3)
Bir düzen içinde
kendi yörüngelerinde dönüp durmakta olan
güneşi ve ayı hizmetinize veren
ve gece ile gündüzü de
faydanıza sunan yine O’dur. (4)
Hâsılı O size,
kendisinden istediğiniz her şeyi verdi.
Öyle ki,
eğer Allah’ın nimetlerini tek tek saymaya kalksanız,
imkânı yok, onları toplu halde bile sayamazsınız.
Gerçekten insan çok zâlimdir,
çok nankördür. (5)
Allah’ın azap emri ha geldi ha gelecek.
Artık onun çarçabuk gelmesini isteyip durmayın!
Allah, onların koştukları ortaklardan
çok uzak ve çok yücedir. (6)
Allah,
melekleri kendi tarafından bir vahiyle
kullarından dilediğine indirir
ve peygamberlerine insanları şöyle uyarmalarını emreder:
“Benden başka ilâh yoktur;
bana karşı gelmekten sakının!” (7)
Allah, gökleri ve yeri
gerçek bir sebep ve hikmetle yaratmıştır.
O, müşriklerin koştukları ortaklardan
çok temiz ve çok yücedir. (8)
O, insanı küçücük bir nutfeden yarattı.
Ama insan, yaratıcısına karşı
apaçık bir düşman kesilivermiştir. (9)
Hayvanları da O yaratmıştır.
Onlarda sizin için
elbise yapılıp ısınmanızı sağlayan
deri, yün, kıl gibi şeyler
ve daha başka pek çok faydalar vardır.
Ayrıca onların bir kısmının da etlerini
ve ürettikleri yiyecekleri yersiniz. (10)
Akşamleyin ağıllara getirirken
ve sabahları otlaklara salıverirken
onlarda sizin için muhteşem bir güzellik
ve doyumsuz bir zevk vardır. (11)
Hem bin bir güçlük çekmeden
ve yarı canınız çıkmadan
varamayacağınız uzak yerlere
yükünüzü onlar taşır.
Gerçekten Rabbiniz,
pek şefkatli ve çok merhametlidir.(12)
Allah atları, katırları, merkepleri de binmeniz için
ve hayatınızı süsleyen bir zînet olsun diye yarattı.
O, sizin bilemeyeceğiniz
daha nice vâsıtalar yaratacaktır. (13)
Yolun doğrusunu göstermek Allah’a aittir.
O yollardan eğri olanlar da vardır.
Eğer Allah dileseydi,
sizi hep birlikte doğru yola erdirirdi. (14)
O Allah ki, gökten su indirir.
İçme suyunuz ondan meydana geldiği gibi,
hayvanlarınıza yedirdiğiniz otlar
ve ağaçlar da ondan yetişir. (15)
O su ile sizin için
ekinler, zeytinlikler, hurma ağaçları,
üzüm bağları
ve her türden daha nice ürünler yetiştirir.
Şüphesiz ki bunda
sistemlice düşünen bir toplum için
elbette tevhidi gösteren
kesin bir delil vardır. (16)
Sonra geceyi ve gündüzü,
güneşi ve ayı sizin hizmetinize O verdi.
Bütün yıldızlar da
O’nun emrine boyun eğmişlerdir.
Gerçekten bunda aklını kullanan bir toplum için
nice ibretler, dersler vardır.(17)
O, yeryüzünde sizin için
her türde
ve her renkte
daha nice hayvanlar
ve bitkiler yaratmıştır.
Elbette bunda düşünüp öğüt alan
bir toplum için
büyük bir ibret ve ders vardır. (18)
Taptâze et yemeniz
ve inci, mercân gibi
takınacağınız süs eşyaları çıkarmanız için
denizi hizmetinize veren de O’dur.
Sen, gemilerin denizde suları yara yara
gittiğini görürsün.
Bütün bunlar,
Rabbinizin lutfundan nasibinizi aramanız
ve verdiği nimetlere şükretmeniz içindir. (19)
Allah,
sizi sarsmaması için yeryüzüne sağlam,
sarsılmaz dağlar çaktı;
yolunuzu bulabilmeniz için de
ırmaklar ve yollar açtı. (20)
Bunların dışında yol gösterecek
daha nice işaretler var etti.
İnsanlar geceleyin de yıldızlarla
yönlerini ve yollarını bulurlar. (21)
Yaratan, yaratamayan gibi olur mu hiç?
Hâlâ düşünüp
ders ve öğüt almayacak mısınız?(22)
Allah’ın verdiği nimetleri
tek tek saymak isteseniz,
imkânı yok,
onları toplu halde bile sayamazsınız.
Fakat Allah, çok bağışlayıcıdır,
engin merhamet sahibidir. (23)
Allah, sizin gizlice yaptıklarınızı da bilir,
açıkça yaptıklarınızı da. (24)
Müşriklerin Allah’tan başka ibâdet edip
yalvardıkları putlar
hiçbir şey yaratamazlar.
Çünkü,
zâten kendileri yaratılmışlardır. (25)
Onlar diri değil, ölüdürler.
Kendilerine tapanların
ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.(26)
Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır.
Ne var ki âhirete inanmayanların kalpleri,
bu en büyük gerçeği
ve ona dayanan daha pek çok gerçeği
inkâra şartlanmıştır.
Onlar,
boş bir büyüklenme içindedirler. (27)
(1) İbrahim / 19. Ayet (2) İbrahim / 20. Ayet (3) İbrahim / 32. Ayet
(4) İbrahim / 33. Ayet (5) İbrahim / 34. Ayet (6) Nahl / 1. Ayet
(7) Nahl / 2. Ayet (8) Nahl / 3. Ayet (9) Nahl / 4. Ayet
(10) Nahl / 5. Ayet (11) Nahl / 6. Ayet (12) Nahl / 7. Ayet
(13) Nahl / 8. Ayet (14) Nahl / 9. Ayet (15) Nahl / 10. Ayet
(16) Nahl / 11. Ayet (17) Nahl / 12. Ayet (18) Nahl / 13. Ayet
(19) Nahl / 14. Ayet (20) Nahl / 15. Ayet (21) Nahl / 16. Ayet
(22) Nahl / 17. Ayet (23) Nahl / 18. Ayet (24) Nahl / 19. Ayet
(25) Nahl / 20. Ayet (26) Nahl / 21. Ayet (27) Nahl / 22. Ayet