Onbir ondört
Sarmaş konmuş bucağınının kör ucuna
Kesmiyor göz onca yolu budağı Kokmuş çiçek burnuna çöp kovası Burnundaydı çiçeği oysa, bilse! Ses etmezdi kucağının son canı. Ar damarı dolanmış paslı penceresine Sızlıyor sandı kulakları delercesine Okşuyormuş bedenini yakalayıp anı Kötülüklere bir kaç tutamı serpercesine |