7
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
725
Okunma
Bütün mü’minler kardeştir;
öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin
ve Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakının ki
O’nun rahmetine erişesiniz. (26)
Ey iman edenler!
Zannın çoğundan sakının;
çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin gizli hallerini
ve kusurlarını araştırmayın.
Birbirinizin gıybetini yapmayın.
Herhangi biriniz
ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?
İşte bundan tiksindiniz!
Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakının.
Şüphesiz Allah,
tevbeleri çokça kabul edendir,
engin merhamet sahibidir. (27)
Sen ancak
Kur’an’a uyan
ve görmediği halde
Rahmân’dan korkan kimseyi
uyarabilirsin.
İşte böyle olanları büyük bir bağışlanmayla
ve çok güzel,
bol ve ardı arkası kesilmeyecek
bir mükâfatla müjdele! (22)
Buna karşılık,
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için ise,
birbiri üstüne kat kat binâ edilmiş
ve altlarından ırmaklar akan
muhteşem köşkler vardır.
Bu,
Allah’ın verdiği sözdür.
Allah verdiği sözden asla dönmez. (23)
Hiçbir günahkâr,
başkasının günahını yüklenmez
ve onunla yargılanmaz.
Ağır bir günah yükü altında ezilen kimse,
yükünü taşımak için
başkasını yardıma çağırsa,
bu çağırdığı kimse akrabası bile olsa,
onun günahından en küçük bir şey yüklenemez.
Sen ancak görmedikleri halde
Rablerinden korkan
ve namazı dosdoğru kılan kimseleri
uyarabilirsin.
Artık kim günahlarından temizlenirse
kendi iyiliğine temizlenmiş olur.
Nihâî dönüş
yalnız Allah’a olacaktır. (21)
Allah,
sözün en güzeli olan Kur’an’ı,
âyetleri birbiriyle âhenkdâr,
uyumlu,
tıklım büklüm hakîkat dolu
bir kitab hâlinde indirdi.
Rablerine karşı
derin bir saygı duymakta olanların
onun tesiriyle derileri ürperir;
sonra da hem derileri,
hem kalpleri
Allahın zikrine ısınıp yumuşar.
İşte bu kitap,
Allah’ın doğru yol rehberidir ki,
dilediğine onunla yol gösterir.
Allah kimi de saptırırsa
artık onu doğru yola getirecek
kimse yoktur. (24)
Kalpleri Allah saygısıyla dopdolu olup
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da
bölük bölük cennete sevk edilecekler.
Oraya geldiklerinde
cennetin kapıları açılacak
ve cennetin bekçileri:
“Selâm olsun size!
Ne mutlu size!
Tertemiz geldiniz!
Haydi,
ebediyen kalmak üzere girin cennete!” diye
buyur edecekler. (25)
“Görmediği halde
Rahmân’a karşı derin bir saygı besleyip
içi ürpertiyle dolan
ve sürekli Allah’a yönelmiş,
O’na boyun eğmiş
bir kalple gelen
her kul için.” (28)
İman edenlerin,
Allah’ın zikri
ve Kur’an’dan inen gerçekler karşısında
kalplerinin saygı ve ürpertiyle yumuşayıp
Allah’ın emirlerine
tam teslim olma vakti hâlâ gelmedi mi?
Sakın onlar,
daha önce
kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar!
Çünkü o kitap verilenler,
vahye muhatap olmalarının üzerinden
belli bir zaman geçince,
artık ona olan saygılarını yitirmişler
ve neticede kalpleri kaskatı kesilmişti.
Onların pek çoğu
Allah’a taatten
ve dinin sınırlarından çıkmışlardır.(29)
Allah’ın
barış yoluyla fethedilen ülkelerin halkından
Peygamberi’ne nasip ettiği ganimet malları
Allah’a, Peygamber’e,
Peygamber’in yakın akrabasına,
yetîmlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir.
Tâ ki o mallar,
içinizde sadece
zenginler arasında dolaşan
bir servet hâline gelmesin!
Peygamber size ne verdiyse
onu alın;
size neyi yasakladıysa
ondan da kaçının.
Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakının.
Çünkü Allah’ın cezası
pek şiddetlidir. (30)
Ey iman edenler!
Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakının
ve herkes yarın için ne hazırladığına bir baksın.
Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakının;
çünkü Allah,
bütün yaptıklarınızdan haberdardır.(31)
Ey Peygamber!
Eşlerinizi boşayacağınız zaman,
iddetlerini dikkate alarak
onları boşayın;
iddet günlerini de iyice hesap edin.
Rabbiniz olan Allah’a
gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakının.
Boşanmış eşleri,
zinâ ve hırsızlık gibi
apaçık bir hayâsızlık yapmadıkça,
iddet süresince
kocalarıyla birlikte yaşadıkları evlerinden çıkarmayın,
kendileri de çıkıp gitmesinler.
Bunlar,
Allah’ın belirlediği sınırlardır.
Kim
Allah’ın belirlediği sınırları çiğnerse,
gerçekten kendisine yazık etmiş olur.
Bilemezsin,
belki de Allah bundan sonra
yeni bir durum meydana getiriverir. (32)
Bekleme sürelerinin sonuna vardıklarında,
onları ya meşrû ölçüler içinde
ve haklarına riâyet ederek
nikâhınız altında tutun
ya da onlardan meşrû ölçüler içinde
ve haklarına riâyet ederek ayrılın.
İçinizden adâlet sahibi iki kişiyi de
şâhit tutun.
Ey şâhitler!
Siz de şâhitliği Allah için
dürüst ve dikkatli bir şekilde yapın.
Allah’a ve âhiret gününe inananlara
verilen öğüt budur.
Kim Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakınırsa,
Allah zorluklar karşısında ona
bir çıkış kapısı açar. (33)
Boşanmış olan kadınlarınız içinde
âdetten kesilmiş olanların
bekleme sûreleri hakkında
tereddüt ederseniz,
onların bekleme süresi üç aydır.
Herhangi bir sebeple
henüz âdet görmemiş olanların
bekleme süreleri de bu kadardır.
Hâmile kadınların bekleme süreleri,
çocuklarını doğurunca sona erer.
Kim Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakınırsa,
Allah ona işinde kolaylık verir. (34)
Allah onlar için âhirette de
şiddetli bir azap hazırlamıştır.
Öyleyse
ey iman etmiş akıl sahipleri!
Allah’a gönülden saygı besleyip
O’na karşı gelmekten sakının.
Gerçek şu ki,
Allah size neyin iyi
neyin kötü olduğunu bildiren
ve size öğüt veren
bir kitap indirdi.(35)
Şüphesiz bunda,
Allah’ın azabından korkanlar için
elbette büyük bir ibret vardır.(36)
Kim de
bir gün
Rabbinin huzuruna çıkıp
hesap vereceği korkusuyla yaşamış
ve nefsini kötü arzulara uymaktan dizginlemişse, (37)
Onların
Rableri katındaki mükâfatları,
altlarından ırmaklar akan,
içinde ebedî kalacakları
sonsuz nimet ve mutluluk diyârı olan
Adn cennetleridir.
Allah onlardan râzı olmuştur,
onlar da Allah’tan.
Bu mükâfat,
Rabbinden korkup
kalpleri O’nun saygısıyla ürperenler içindir. (39)
Çünkü
Allah’a karşı duyduğu korkuyla
kalpleri ürperen öğüt alacaktır. (38)
21) Fâtır / 18. Ayet 22) Yâsin / 11. Ayet 23) Zümer / 20. Ayet
24) Zümer / 23. Ayet 25) Zümer / 73. Ayet 26) Hucurât / 10. Ayet
27) Hucurât / 12. Ayet 28) Kaf / 33. Ayet
29) Hadid / 16. Ayet 30)Haşr / 7. Ayet 31) Haşr / 18. Ayet
32) Talâk / 1. Ayet 33) Talâk / 2. Ayet 34) Talâk / 4. Ayet
35) Talâk / 10. Ayet 36) Nâziât / 26. Ayet 37) Nâziât / 40. Ayet
38) A’lâ / 10. Ayet 39) Beyyine / 8. Ayet